Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 ATATÜRK VE FUTBOL

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

ATATÜRK VE FUTBOL Empty
MesajKonu: ATATÜRK VE FUTBOL   ATATÜRK VE FUTBOL I_icon_minitime14/1/2010, 19:57

Büyük Atatürk`ün ilgiyle seyrettiği bir futbol maçı vardır. Bu,
milletin geleceğinin belirlendiği günlerde yapılan bir futbol maçıdır.

Başkumandan
Mustafa Kemal Paşa, düşmana son darbeyi indirmeye hazırlanırken,
taarruzun yeri ve tarihini son derece gizli tutmaya özellikle dikkat
etmişti. Cepheyi son kez teftiş etmek ve hazırlıkların tam olup
olmadığını anlamak ve bu konuda yüksek rütbeli subaylarla son
toplantıyı yapmak isteyen Mustafa Kemal Paşa, bu teftişini de saklamak
gereğini duymuştu.

Bu sırada Konya`ya gelerek kendisiyle
görüşmek isteyen ünlü İngiliz askeri General Townsend ile görüşmek
üzere Ankara`dan birkaç günlüğüne ayrılacağını bir resmi yazı ile
hükümete bildirmişti:

"Heyet-i Vekile Riyasetine" diye başlayan mektup şöyle devam ediyorudu:

"Ben, bir-iki gün sonra avdet etmek üzere General Townsend ile görüşmek için Konya`ya gidiyorum. 24 Temmuz 338 (1922)-M. Kemal."

Mustafa
Kemal Paşa ve aralarında Fevzi, İsmet ve Nureddin Paşaların da
bulunduğu yüksek rütbeli kumandanlar Akşehir`de kolordu takımları
arasında oynanacak futbol maçını seyre gidiyorlar. Bu maçın asıl amacı,
Başkumandan ile kumandanları, düşmana indirilecek nihai darbe konusunda
görüşmek üzere bir araya toplamaktı...

Yazı 24 Temmuz tarihini
taşıdığı halde Atatürk, 23 Temmuz 1922 sabahı ortalık aydınlanırken
otomobille Ankara`dan gizlice ayrılmış ve aynı gün akşamüstü Batı
Cephesi Karargahı`nın bulunduğu Akşehir`e gelmişti. Burada İsmet Paşa
(İnönü) ile görüşen Atatürk, 24 Temmuz sabahı Konya`ya gitmiş ve
General Townsend ile beklenen ve ilan olunan görüşmesini yapmıştı.

Bu
görüşme nedeniyle Konya`da birkaç gün kalan Mustafa Kemal Paşa, bu
sırada 28 Temmuz 1922 günü Akşehir`de, subaylar arasında yapılacak
iddiali bir futbol maçını da seyre davet olunmuştu. Bu maç, Anadolu
Ajansı ve gazeteler vasıtasıyla yurda ve bütün dünyaya duyurulmuştu. Bu
iddialı futbol maçına ayrıca Ordu kumandanlarıyla bazı kolordu
kumandanları da davet olunmuşlardı. Başkumandan ve diğer yüksek
rütbedeki kumandanların futbol maçını seyre gidecekleri yolunda
gazetelerde yayınlanan haberler, Türklerin daha bir süre taarruza
girişemiyecekleri yolundaki kanaati daha da kuvvetlendirmişti. Nitekim
Amerika`nın eski Ankara Büyükelçisi General Charles H.Smith de ünlü
eseri "Gazi Mustafa Kemal" de bunu açıkça belirtiyor ve şöyle diyordu:

"..Bu
yoldaki haberler gazetelerde ön planda yer alıyor ve yayılıyordu. Bu
söylentiler, Türk ordusunun daha bir süre herhangi bir harekette
bulunamayacağı kanaatini uyandırıyordu. Bilhassa Yunanlılar böyle
düşünüyorlardı. Dünya basınında `Kayıtsızlığa alışmış ve teseffüh
etmeye (kokuşmaya) başlamış Türklerden ne beklenir ki... diyordu...`

Başkumandan
Mustafa Kemal Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa
(Çakmak), Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa (İnönü), Birinci Ordu
Kumandanı Nureddin Paşa, İkinci Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa ve Batı
Cephesi Kurmay Başkanı Asım Bey (General Asım Gündüz) ile birlikte
Akşehir sahasındaki Kolordu Subayları ile Batı Cephesi Subayları
arasındaki iddialı futbol maçını ilgiyle izlemişti.

Akşam
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ve
Ordu Kumandanları ile diğer yüksek rütbeli subaylarla büyük bir
toplantı yapan Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, "Büyük Taarruz"
hakkındaki planlarını onlara açıklamış ve gereken direktifleri
verdikten sonra kesin tarih de yine bu maç akşamı yapılan büyük
toplantıda belirlenmişti. Böylece Atatürk`ün seyrettiği bu ilk futbol
maçı, memleketin kaderinde pek önemli bir yeri ve rolü bulunan hayati
bir toplantıyı kamufle eden vesile olmuştu. General Sherrill de ünlü
eserinde bu noktayı vurgulamaktadır:

"..Ankara`ya dönerken gece
karanlığında Türk hatlarının merkezine vararak tümen ve ordu
kumandanlarıyla toplanıp taarruz saati ile birlikte düşmana indirilecek
darbenin bütün teferrüatını görüşecek ve nihayet bir futbol maçı
seyretmenin verdiği neşeyi yüzünde taşıyarak Ankara`ya dönecekti.."

28
Temmuz 1922 günü Akşehir`de yapılan bu futbol maçını büyük bir
kalabalık da izlemişti. Herşey öylesine büyük bir gizlilik ve tabiilik
içinde geçmişti ki, Başkumandan, Genelkurmay Başkanı, Batı Cephesi
Kumandanı ve Kurmay Başkanı ile Birinci ve İkinci Ordu Kumandanlarının
seyircileri arasında bulundukları maçta takımların Kolordu Subayları
ile Batı Cephesi subaylarının teşkil etmesi ve böylece Akşehir`de büyük
seviyede bir askeri heyetin toplandığı kimsenin dikkatini çekmemişti.
Bu maç, ana amacının kusursuz bir kamuflajı olmuştu..

Büyük
Atatürk`ün futbolla ilgili bir anısını da en yakın arkadaşlarından
Kılıç Ali`nin oğlu olan devrinin ünlü futbolcusu Gündüz Kılıç yıllar
sonra kaleme aldığı bir yazısında o tatlı üslübu içinde dile
getirmişti...

Büyük kurtarıcı, yakın arkadaşı Kılıç Ali`nin
evine ziyaret için uğradığında evde başka kimse bulunmadığı için
gencecik Gündüz Kılıç tarafından ağırlanmıştı. Bundan sonrasını
rahmetli Gündüz Kılıç`ın kaleminden nakledelim.

"..Atatürk
şerbetini yudumlarken , `Gel şöyle otur da seninle konuşalım biraz `
dedi ve bana karşısındaki koltuğu gösterdi. Oturdum amma içimin yağları
eridi. İşin asıl zor tarafının bundan sonra başlayacağını
hissediyordum. Çünkü Atatürk`ün özellikle gençlere değişik zeka
soruları sorarak onları imtihan etmekten pek hoşlandığını biliyordum.
Mahcup olmak korkusu bütün benliğimi sarmıştı. Fakat çok şükür sorduğu
korktuğum türden olmadı.

O sıralarda milli futbol takımımız ,
Halkevleri Takımı adı altında Rusya`da 5-6 maç yapmıştı. Maçların
çoğunda fena sonuçlar alınmıştı. Yaşımın pek genç olmasına rağmen ben
de o kadroda vardım. Ülkesinde olup biten herşeyle ilgilenen Atatürk`ün
Rusya yenilgileride gözünden kaçmamıştı. İlk sorusu "Neden Yenildiniz?"
oldu. Kemküm ederek bir şeyler söylemeye çalıştım. Atatürk pek
üstelemeden ikinci sorusunu sordu: `Peki bu yenilgiler seni çok üzdü
mü?` Son derece üzüldüğümü anlatmaya çalışırken bir el hareketiyle beni
susturup kendi konuştu:

-`Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen
ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra
üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yokedecek,
onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen hemen toparlanmalı,
kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azimle daha çok
çalışmalıdır` dedi.

Sonra futbolun nasıl oynandığını anlatmamı
istedi. Hemen bir kağıt - kalem aldım. Oyun sahasını çizerek, o zamanki
deyimleri ile müdafileri, muavinleri ve mucahimleri yerlerine
yerleştirip, onların görevlerini ve ana kaidelerini anlattım. Atatürk :

-
`Yahu desene bizim harp oyunları gibi bir şey sizin oyun da. Sizin iş
de strateji bilgisi ve kurmay kafası ister` diye önemser önemser başını
salladı.."

Atatürk ve Fenerbahçe

"Fenerbahçe Kulübünün
her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu
Kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu
vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve
tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim. "

ORDU KUMANDANI

Mustafa Kemal

1894
yılından itibaren, Izmir`den İstanbul`un Kadiköy yakasına yerleşen
Lafontaine, Whittall gibi İngiliz ailelerinin fertleri arasında
oynanmaya başlanan futbol, çevrenin Türk genclerince büyük bir merak,
heyecan ve gıpta ile seyrediliyordu. Ne var ki, onların böyle bir sporu
yapmak şöyle dursun, adını dahi anmalarına olanak yoktu. Çünkü Padişah
II. Abdülhamid`in amansız baskı rejimine göre değil onbir gencin,
ikisinin bile bir araya gelmesi saltanat için son derece sakıncalıydı.
Ancak 1907 yılına gelindiğinde Türk gençlerinden Ziya (Songülen),
Ayetullah ve Necip (Okaner) gizli de olsa bir futbol klübü kurmaya
karar verdiler.

Semtlerinin adı olan Fenerbahçe`yi isim,
Fenerbahçe Burnu`ndaki feneri de amblem olarak seçtiler. Kıskançlık ve
asaletin timsali Sarı-Lacivert ise takımın renkleri olarak belirlendi.
Atatürk`ün, stadına büstünün konmasına izin verdiği tek kulüptür.

1908
Meşrutiyeti`nin ilanına kadar çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda
kalan Fenerbahçe, bu tarihten sonra yürürlüğe giren Cemiyetler
Kanunu`yla tescil edildi ve başarıdan başarıya koşacak olan bir büyük
camia, Türk sporundaki seçkin yerini almış oldu.

Büyük
kurtarıcı, 3 Mayıs 1918 günü Kulübümüzü ziyaret etti ve hatıra
defterine Kulübü ve üyelerini öven satırlar yazdı. Atatürk, 10 Ağustos
1928 günü, 3-3 berabere biten Gazi kupası maçından sonra üçü
Galatasaraylı ve ikisi Fenerbahçeli olan beş kişinin önünde aynen
şunları söyledi:

- Burada üçe üçüz...çünkü ben de Fenerbahçeliyim!
Bu
arada, 5 Haziran 1932`de Fenerbahçe`nin Kuşdili`ndeki binası yanında,
ilk bağış yine büyük kurtarıcı Atatürk`ten geldi. Bu önemli olay,
kulubün tarihinde gerçekten apayrı bir yere sahiptir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
 
ATATÜRK VE FUTBOL
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar :: Pvpserverler Forum Aktüel :: Atatürk Köşesi-
Buraya geçin: