Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri Empty
MesajKonu: Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri   Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri I_icon_minitime14/1/2010, 20:08

Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri Mustafa Kemal
Atatürk, çok yönlü ve üstün kişiliği olan bir liderdir. Birinci Dünya
Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması'yla ortaya çıkan
tehlikeli durumu ilk olarak görüp milletin dikkatini çeken odur.
Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi'nde, vatanın bütünlüğünün ve milletin
istiklâlinin tehlikede olduğunu söyledi. Erzurum Kongresi'nde, millî
sınırlar içinde vatanın parçalanmaz bir bütün olduğunu bütün dünyaya
ilân etti. Kurtuluş Savaşı'nı bunun için başlattı. Bu konuda hiçbir
taviz vermedi. Vatan savunmasını her şeyin üzerinde tuttu. Sakarya
Savaşı sırasında "Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla
ıslanmadıkça terk olunamaz" diyerek bu konudaki kararlılığını gösterdi.
Vatanı için her şeyini feda etmeye hazır olduğunu şu sözü ile açıkça
ifade etmiştir: "Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan
sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk Milleti'ni ebedî
hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın."

Mustafa Kemal, vatanı
ve milleti için canını feda etmekten kaçınmazdı. Daha Çanakkale
savaşları sırasında Anafartalar grubu komutanı iken en ön safta
savaştı. Bu savaş sırasında Atatürk'e bir şarapnel parçası isabet
etmiş, fakat sağ cebinde bulunan saati kendisini ölümden kurtarmıştı.
Sakarya Savaşı sırasında ise atından düşmüş ve kaburga kemikleri
kırılmıştı. Buna rağmen cepheden ayrılmamış, savaşı sedye üzerinden
yönetmişti.

Mensubu olduğu Türk Milleti'ni sonsuz bir aşkla
seven Mustafa Kemal Atatürk, milleti için her türlü zorluğa katlanmış
ve kendini ona adamıştır. Onun "Ben, gerektiği zaman en büyük hediyem
olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim" sözü, milletini ne kadar
çok sevdiğini göstermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk, idealist bir
liderdi. Onun idealizmi, yüksek vasıf ve kabiliyetlerine inandığı
milletinin sonsuz hürriyet ve bağımsızlık aşkından kaynaklanıyordu.
Mustafa Kemal'in en büyük ülkülerinden birisi de millî birlik ve
beraberlik içerisinde vatanın bölünmez bütünlüğünü sonsuza dek
yaşatmaktı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük ideali, millî
sınırlarımız içinde millî birlik duygusuyla kenetlenmiş uygar bir
toplum oluşturmaktı. Vatanı kurtaran, hür ve bağımsız Türkiye idealini
gerçekleştiren Mustafa Kemal, yeni Türkiye'yi modernleştirmek amacı ile
çağdaş medeniyet idealine yöneltmiştir.

Atatürk'ün en büyük
ideallerinden birisi de milletler arasında kardeşçe bir insanlık hayatı
meydana getirmekti. İdeallerini gerçekleştirmek için çok çaba harcadı.
Bu çabalarına örnek olarak 1934'te imzalanan Balkan Antantı, 1937'de
imzalanan Sâdâbat Paktı gösterilebilir.
Atatürk'ün inkılâpçılığı,
akıl ve mantığın toplumsal gelişmeye egemen kılınması esasına dayanır.
Onun şu sözü akıl ve mantığa verdiği değeri en güzel şekilde ifade
eder: "Bizim akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek en büyük
özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin
delilidir".
Mustafa Kemal'in olaylara yaklaşımı hep mantıklı ve
gerçekçi olmuştur. Milletine hep hakikatleri söylemiş ve bunu tavsiye
etmiştir. "Milleti aklımızın ermediği, yapmak kudret ve kabiliyetini
kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici teveccühler
elde etmeye tenezzül etmeyiz" sözü çok anlamlıdır. O, akıl ve bilime
çok önem verirdi. Gerçeğe akıl ve bilim yoluyla ulaşılacağına inanan
Atatürk, "Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için,
muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözü ile bunu en
güzel şekilde açıklamıştır.

Mustafa Kemal, yaratıcı düşünceye
sahip bir liderdi. Türk Milleti'ni Kurtuluş Savaşı'na hazırlarken
düşmanı yurttan atmak için savaşmak gerektiğine halkını inandırmakla
işe başladı. Yapacağı işlerin plânını en ince ayrıntılarına kadar
tespit edip bunları uygulamak için değişik yöntemler denedi. Sakarya
Savaşı öncesinde, ülkenin kaynaklarından en verimli şekilde
yararlanılmasını sağlayarak ordumuzun ihtiyaçlarını karşıladı.

Atatürk,
bütün inkılâplarını gerçekleştirmeden önce, kamuoyunu hazırlamaya,
millete inkılâpların gerekliliğini anlatmaya büyük bir özen
göstermiştir. Ona göre: "Milleti hazırlamadan inkılâplar yapılamaz".
Atatürk, yurt gezilerinde halkla konuşmalar yaparak bunu
gerçekleştirmiştir.
Gerek Kurtuluş Savaşı'mızın başarıyla
sonuçlanması, gerek gerçekleştirilen inkılâplarla, Türkiye'nin
çağdaşlaştırılması onun dehasının bir eseridir.
Başarılı olmanın
sırlarından birisi de sabır ve disiplindir. Mustafa Kemal Atatürk, her
engeli sabır ve disiplin ile aşıp Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştıran
bir liderdir.

O, meseleler karşısında önce düşünür, gerekli
araştırmayı yapar, tartışır, kararını ondan sonra verirdi. Verdiği
kararı uygulamaya koyarken uygun zamanı beklerdi. Zamanlamaya çok önem
verirdi.
Samsun'a çıkmadan çok önce, millet egemenliğine dayanan
bağımsız yeni bir Türk devleti kurmayı düşünmüştü. Bu fikrini, o zaman
açıklamadı. Samsun'a çıktıktan bir süre sonra vatanın kurtuluşu ile
ilgili fikirlerini uygulamaya başladı. Kongreler topladı. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ni açtı. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman,
saltanatı kaldırıp cumhuriyet yönetimini kurmayı düşünüyordu. Fakat
mecliste saltanat yanlıları olduğundan zamanlamayı uygun görmemişti.
Ancak Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştıktan sonra açılan ikinci meclis
döneminde Atatürk'ün önderliğinde saltanat kaldırılıp cumhuriyet ilân
edilmiştir.

Atatürk, Millî Mücadele'nin kazanılmasından sonra
yaptığı inkılâpları çok önceden plânlamıştı. Ancak, bunları uygulayacak
ortam sağlanıncaya kadar büyük bir sabırla bekledi ve tam bir disiplin
ile düşündüklerini gerçekleştirmeyi başardı.

Mustafa Kemal
Atatürk, daha Birinci Dünya Savaşı devam ederken Osmanlı Devleti'nin
hızla felâkete doğru sürüklendiğini görüp çareler aramaya başlamıştır.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumu en doğru şekilde tespit etmiş ve
ilerisi için en doğru kararları almıştır.

Atatürk, ileri görüşlü
bir devlet adamıdır. Atatürk'ün 1932'de Amerikalı General Mc. Arthur'la
yaptığı bir konuşma, bunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Atatürk bu
konuşmasında; Avrupa'da Almanya'nın Versailles Antlaşması'nı ortadan
kaldırmaya çalışacağını söylemiştir. Avrupa'da savaş çıkarsa, bundan
Bolşevikler'in yararlanacağını; Sovyet Rusya'nın yalnız Avrupa'yı
değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet hâlini alacağını
belirterek, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki gelişmeleri önceden
görebilmiştir.

Atatürk'ün gençlere söylediği "Yolunda yürüyen
bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini
de görmesi ve bilmesi lâzımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk, doğru
bildiği şeyleri açıkça söylemekten çekinmezdi. Şu sözleri bunun en
güzel örneğidir: "Ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim.
Aynı zamanda lüzumu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak iktidarında
olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi
daima halkın huzurunda söylemeliyim".
Büyük adamları ancak büyük
milletler yetiştirir. Toplumların büyük adamlara ihtiyacı en çok
bunalımlı dönemlerde ortaya çıkar. Toplumları, bunalımlı dönemlerden
ancak büyük liderler kurtarır. Mustafa Kemal Paşa, bu özellikleri
taşıyan çok yönlü bir liderdir. O, Millî Mücadele'nin önderi, Türk
inkılâbının hazırlayıcısıdır. Ayrıca birleştirici ve toplayıcı bir
lider, büyük bir asker ve teşkilâtçı bir devlet adamıdır. Bütün bu
yönleriyle çağa damgasını vuran bir dâhidir.

Atatürk, eğitimi
sosyal ve kültürel kalkınmanın en etkili araçlardan biri olarak
görmüştür. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra yeni devletin varlığını
sürdürebilmesi için çağdaş eğitim metotlarıyla yetiştirilecek bir nesle
ihtiyaç vardı. Bu sebeple eğitim konusuna büyük bir önem verdi.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kendisine sorulan "işte memleketi
kurtardınız, şimdi ne yapmak istersiniz?" sorusuna Atatürk: "Maarif
vekili olarak millî irfanı yükseltmeye çalışmak, en büyük emelimdir"
cevabını verir.
Türk Milleti'nin aydınlık yarınları için elinde
tebeşir, kara tahta başına geçerek Türk Milleti'ne okuma-yazma öğreten
Atatürk, milleti tarafından başöğretmenliğe lâyık görüldü. O, maarif
vekili olmadı ama modern bir eğitim politikasının esaslarını belirleyip
eğitim alanında büyük inkılâplar yaptı. Öğretim programlarının
hazırlanmasıyla ilgili komisyonları yönetti, ders kitabı yazdı, kürsüye
çıkıp ders verdi. Milletin eğiticisi oldu. Atatürk, eğitimin toplumun
ihtiyaçlarına cevap vermesi ve çağın gereklerine uygun olması
gerektiğini belirtmiştir.

Atatürk, Türk milletinin manevî
ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini biliyor ve bu nedenle
kültürel kalkınmaya büyük önem veriyordu.
Atatürk, Türk kültür ve
sanatını dünyaya tanıtmak için çok çalıştı. Bu konuda araştırmalar
yapılmasını, sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler
düzenlenmesini teşvik etti. Sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve
teşvik edici sözler söyledi. Bunlardan bazıları:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız." '''
"Bir millet, sanat ve sanatkârdan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz."
Atatürk,
sanatçı yetiştiren kurumlar açtı. Çağdaş Türk sanatını geliştirmek
amacıyla Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için gençler
gönderdi. Bu durum, onun sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğini
gösterir.
İyi bir yönetici, milletinin huzur ve saadetini sağlamak
için çalışır. Mustafa Kemal Atatürk, bütün hayatı boyunca bunu yapmaya
çalıştı. Milleti için çalışmayı bir görev saydı. "Millete efendilik
yoktur. Hadimlik vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur"
sözü ile yöneticilerde bulunması gereken özelliği belirtmiştir. Mustafa
Kemal, hayatı boyunca Türk devletinin ve milletinin çıkarlarım kendi
çıkarlarının üstünde tutan, ender devlet adamlarından birisidir.
Savaştaki kahramanlığı kadar, devlet kurup yönetmedeki ustalığı, ileri
görüşlülüğü ve barışseverliği ile Atatürk, tarihte eşine az rastlanan
bir yöneticidir.

Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra başlayan
işgal günlerinde, toplumu olaylar karşısında yönlendirecek bir öndere
ihtiyaç vardı. İşte o karanlık günlerde Atatürk, milletine rehber oldu.
Anadolu'ya geçerek kongreler topladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
açılmasını sağladı. Millî Mücadele, Atatürk'ün önderliğinde başarıya
ulaştı. Türk Milleti'nin her alanda çağdaşlaşmasını hedef alan
inkılâplar onun önderliğinde gerçekleşti. O'nun ilke ve inkılâpları,
Türk milletine günümüzde de rehber olmaya devam etmektedir. Mustafa
Kemal Atatürk, askerî zaferlerini ve başardığı inkılâpları kendisine
mal etmemiştir. Büyük eserlerin, ancak büyük milletle
başarılabileceğine inanan bir önderdi.

Atatürk'ün, milletine
sonsuz bir güveni vardı. Türk milletinin geçmişte olduğu gibi büyük
hamleler yapacağına bütün kalbiyle inanmıştı. Şan ve şerefle dolu
tarihindeki başarılarına yenilerini ilâve edeceğine bütün kalbiyle
inanmıştı. O, "Atatürk Zaferleri" denmesinden hoşlanmazdı. "Atatürk
İnkılâpları" sözünü reddeder, "Türk İnkılâbı" sözünün kullanılmasını
isterdi. Bütün başarıları milletine mal etmekten zevk duyardı. Mustafa
Kemal bir konuşmasında "Millî Mücadele'yi yapan doğrudan doğruya
milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır" demişti.

Atatürk,
kararlı ve mücadeleci bir liderdi. Güçlükler karşısında yılmayan,
ümitsizliğe düşmeyen kişiliği onun Millî Mücadele'nin lideri olmasını
sağlamıştır. Samsun'a çıktıktan sonra, Kâzım Karabekir Paşaya çektiği
bir telgrafta, o günlerdeki ağır durumu belirttikten sonra "Bununla
beraber bütün umutlar kaybolmuş değildir. Memleketi bu durumdan ancak
Türk milletinin mukavemet azmi kurtarabilir" diyordu. Eskişehir-Kütahya
Savaşları'ndan sonra Yunanlılar, Ankara'ya doğru ilerlemeye
başladıkları zaman, Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından başkomutanlık görevine getirilmişti. Başkomutan olarak
yaptığı ilk konuşmasındaki "Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları,
behemehal (ne yapıp edip) yeneceğimize dair güvenim bir dakika olsun
sarsılmamıştır" sözleri onun hiçbir zaman ümitsizliğe yer vermediğini
ve mücadelesindeki kararlılığı gösteren başka bir örnektir.

Atatürk,
bütün çalışmalarını bir plân dahilinde yapardı. Bir işe karar
verdiğinde; bu kararı bütün yönleriyle inceler, en iyi sonucu alacak
şekilde uygulamaya geçerdi. Mustafa Kemal, yapacağı inkılâpları önceden
düşünmüş, kamuoyunu bu değişiklikler konusunda aydınlattıktan sonra
inkılâplarını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın plânını, İstanbul'dan
Anadolu'ya geçmeden önce yapmış ve bunu yakın arkadaşlarıyla
tartışmıştı. Zamanı geldikçe düşündüklerini uyguladı. Uygulamaya
başladıktan sonra hiç taviz vermedi. Bütün hayatı boyunca metotlu
çalışmayı hiç bırakmadı.

Atatürk, milletimizi çağdaş medeniyet
seviyesinin üstüne çıkaracak ileri bir zihniyetin yerleşmesi
çabasındaydı. Bu yolda birtakım inkılâplar yaptı. İnkılâpların amacı,
modern bir devlet, çağdaş bir toplum meydana getirmekti. Atatürk, Türk
Milleti'nin çağdaş milletlerin seviyesine çıkartmak için siyasal,
toplumsal, ekonomik alanlarda inkılâplar yapmıştır.
O'nun şu sözleri
inkılâpçı karakterini ortaya koyar: "Büyük davamız, en medenî ve en
müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız
kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli inkılâp yapmış olan büyük
Türk Milleti'nin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak
için, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz".
Atatürk'ün
birleştirici ve bütünleştirici özelliği sayesinde, Millî Mücadele
başarıya ulaşmıştır. Atatürk, Millî Mücadele'nin karanlık günlerinde,
değişik fikirlere sahip insanları bir mecliste, kendi etrafında
toplamayı başardı. Kısacası, Atatürk'süz Millî Mücadele düşünülemezdi.
Atatürk'ün birleştirici gücü, kişisel özelliğinden ve karakterinden
geliyordu. O, yalnız askerlerin değil, sivil halkın da güvenini
kazanmıştı.

Atatürk'ün bu üstün meziyetleri, sıkıntı ve bunalım içinde bulunan insanların, ona sevgi ve saygıyla bağlanmasını sağladı.
Atatürk,
tarihte büyük devletler kuran ve yüksek bir medeniyet meydana getirmiş
olan Türk Milleti'nin büyüklüğüne inanan ve bununla gurur duyan bir
insandı. Atatürk; kahramanlık, vatan sevgisi, çalışkanlık, bilim ve
sanata önem verme gibi değerlerin, Türklüğün yüksek vasıflarından
olduğunu ifade etmiştir. O, milletinin bu özelliklerini her fırsatta
dile getirip insanlık ailesi içinde lâyık olduğu yeri almasına çalıştı.
Milletimizin yüksek karakteri, çalışkanlığı, zekâsı ve ilme bağlılığı
ile millî birlik ve beraberlik duygusunu geliştirmeyi başlıca ilke
kabul etti. Ona göre: "... Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve
büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek
medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır".

Atatürk,
yalnız yakın geçmişte büyük hizmetler yapmış bir lider değildir.
Eserleriyle ve düşünceleriyle, gerek Türk Milleti'nin gerekse başka
milletlerin geleceğine ışık tutmaya devam eden bir liderdir.

Atatürk,
kendi milletini ve bütün insanları samimî duygularla seven, iyi kalpli
bir insandı. Bütün milletleri bir vücut, her milleti de bu vücudun bir
organı olarak görürdü. Dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık
varsa ilgisiz kalamazdı. "İnsanları mesut edecek tek vasıta, onları
birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı
maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir"
derken insanlar için ne kadar iyi duygular beslediğini açıklıyordu.

Atatürk,
çocukları ve gençleri çok sever, onların en iyi şartlarda yetişip
yükselmesini isterdi. Çünkü bir milletin ancak iyi nesiller
yetiştirebilirse yükseleceği düşüncesini taşıyordu.

Atatürk,
insanlara değer vermiş, insanlığın hizmetinde çalışmayı amaç
edinmiştir. Romanya dışişleri bakanı ile yaptığı bir konuşmada insanlık
ailesinin yerini ve değerini şu sözlerle belirtmiştir: "İnsan, mensup
olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya
milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin
mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin
mutluluğuna hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün
akıllı adamlar takdir ederler ki bu yolda çalışmakla hiçbir şey
kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir
yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir"

Atatürk,
barışa önem veren bir liderdi. Ona göre barışın bozulmasından bütün
dünya ülkeleri ıstırap duymalıydı. Anlaşmazlıkların ortadan kalkması,
insanlığın başlıca dileği olmalıydı. Dünyada yalnızca sevgi egemen
olmalıydı. Atatürk'ün bu sevgi anlayışının nedeni insana duyduğu
saygıdır. Onun "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü barış idealinin simgesi
hâline gelmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
 
Atatürk'ün kişiliği ve özellikleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar :: Pvpserverler Forum Aktüel :: Atatürk Köşesi-
Buraya geçin: