Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe Empty
MesajKonu: Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe   Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe I_icon_minitime14/1/2010, 20:13

Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe



A. Dilâçar

Adım
adım zincirlediğim anılarıma göre, Atatürk’ün dili onarma tasarısı
türlü evrelerden geçmiştir. Bu tasarının ilk ereği, bence, I. Dünya
Harbi yıllarında belirmiştir. 1917’de Almanca yazılı bir Türk
dilbilgisi kitabında eski harflerimizle yazılı “kaba Türkçe, orta
Türkçe, fasih Türkçe” biçimindeki ayırtları görünce Atatürk’ün öfke ile
irkildiğini ve kabasını, fasihini bırakarak, gazete dilinin herkesçe
anlaşılmasını bir baş erek olarak gösterdiğini anımsıyorum. Atatürk
aynı kitapta Latin harfleriyle yazılı Türkçeyi de gördü, okuyabildi
beğenisini de bildirdi. Onarım yolunda atılacak ilk adımın alfabe
alanında olmak gerektiğini anladı. Fakat Kurtuluş Savaşı başlangıcında
Ruşen Eşref eski harflerimizi değiştirme sorununu Atatürk’e
hatırlattığında ondan “Harp olurken harfle oynamak sırası mıdır?”
yanıtını almış, bundan da onarımın bekleme evresinde olduğu
anlaşılmıştır.


Harflerimiz 1928’de
değişti, 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu, I. Kurultaydan sonra 1933
-1934 yıllarında tarama ve sözcük derleme evresi başladı, 68 kişilik
bir derleme kurulu gece gündüz çalışarak 2 ciltlik “Tarama Dergisi”ni
ortaya koydu. Bu dergi işlenirken tarayıcılardan 125.998 fiş geldi,
bunlar elenerek 7500 Osmanlıca sözcüğe karşılık olarak, Türkçenin her
türlü eski ve yeni lehçelerinden -Oğuz, Kıpçak, Orta Asya- 30.000
sözcük gösterildi, örneğin Osmanlıca akıl sözcüğüne karşılık olarak 26
Türkçe sözcük, “an”dan “zerey”e dek. Bu alanda, yazarların çektiği
güçlüğü anlatabilecek bir anımı buraya eklemek faydalı olacaktır
sanıyorum.


Bir gün, 1934’te Akşam
gazetesi başyazarı Necmeddin Sadak’ı görmeye gitmiştim. Sadak,
gazetenin başyazısını yazmıştı, Osmanlıca. Zile bastı, gelen odacıya
yazıyı vererek “Bunu ikameciye götür” dedi. Karşı odadaki ikameci
Tarama Dergisini açtı ve yazının sözdizimine hiç bakmadan, Osmanlıca
sözcüklerin yerine bu dergiden beğendiği Türkçe karşılıkları “ikame”
etti. Başka bir gazete bürosunda başka bir “ikameci” aynı Osmanlıca
sözcüklere başka karşılıklar seçmiş olabilirdi. İşte Atatürk’ün ilk
bunalımı bu kargaşadan doğdu.


Atatürk
bu durumu gördü ve yeni bir evre olarak, 1934’teki II. Kurultaydan
sonra, onarım işini kendi üzerine aldı. Önce, Falih Rıfkı Atay’ın
başkanlığı altında “Kılavuz Çalışma Kolu”nu kurdurdu, az sonra buna
Türk Dil Kurumu Genel Merkez Kurulu üyelerini de kattı. Genel olarak
Osmanlıca bir sözcük tek bir Türkçe sözcükle karşılandı ve bunlar Ulus
gazetesiyle, Halkevlerinin Ülkü dergisiyle sıra ile yayımlandı. Ulus’ta
çıkanlar “Kılavuz Dersler, Yeni Kelimeleri Nasıl Kullanmalıyız?”
başlığı ile 1935’te bir kitap olarak çıktı; 2 ciltlik Cep Kılavuzu da
aynı yılda okuyuculara sunuldu. Bu ciltlerde genel yönetmen Atatürk,
uygulayıcı Falih Rıfkı Atay’dı. Böyle olmakla birlikte, Atatürk,
onaylanan yeni sözcükleri birkaç kez gözden geçirir, kendi keskin
“anadili duygusu” ile yeni onarımlar yapardı. Örneğin Osmanlıca zait,
nakıs’a karşılık olarak, Falih Rıfkı’nın da katılmasıyla önce arta,
ekse sözcükleri kondu, sonra Atatürk tek başına bunları, artı, eksi’ye
çevirdi ve bu yolda, askerlik, yayın, hukuk, yönetim, öğretim, bilim,
sanat ve genel konuşma alanlarında kullanılan terim ve sözcüklere öz
Türkçe karşılıklar bulundu. Ayrıca 1936 -1938 yıllarında Türk Dil
Kurumu, türlü kollarda kullanılan ilk ve ortaöğretim terimlerinin
Türkçelerini işleyip ortaya koydu. Atatürk, bu çalışmalara 1937’de
yayımladığı Geometri kitabıyla önemli bir katkıda bulundu.


Atatürk,
amaçladığı Türkçeye gün geçtikçe yaklaşıyordu. Amacına tamamıyla
kavuşabilmek için bir zorunluluk belirmişti: Bizde bulunmayan anlam
incelikleri. Fransızcayı çok iye bilen Atatürk, bu konuya ilk olarak
1935 yılında Cep Kılavuzunu işlerken dokunmuştu, Osmanlıca tavsif,
tarif sözcüklerine Türkçe karşılık aranırken. Kitapta buna tanım dendi.
Ama kitap yayımlandıktan sonra Atatürk anlam inceliği bakımından bu
sözcüğü yine ele aldı ve 1936 yılının sonbaharında, bir gece sofrada,
eksik saydığı bir şeyi tamamladı. Osmanlıcada, genel olarak, tarif ve
tasvir bir arada kullanılır ve anlam odaklanmaz, yayılır ve Fransızca
iki anlam odağını karşılardı. Atatürk, birbirinden çok değişik olan bu
iki anlam odağının Fransızca karşılıklarını biliyordu: Biri décrire
(yani description yapmak), öbürü définir. Düşündü, décrire’in Türkçe
karşılığını betimlemek, définir’in karşılığını da tanımlamak olarak
saptadı. Bunlardan ilki “tasvir etmek”, ikincisi ise “bir kavramın
bütün öğelerini sınırlayıp eksiksiz olarak anlatmak” demektir.


Atatürk’ün
“anlam inceliklerini ayırma” yolunda yaptığı iki açıklamaya da tanık
olmuştum sofrasında. Biri ilan, öbürü sebep; ikisi de Osmanlıca. “Duvar
ve gazete ilanını bırakarak, Atatürk “ilan etme” anlamını ele aldı,
örnek olarak da harp ilan etmekle cumhuriyet ilan etmek arasındaki
farkı anlattı: Biri Fransızcada déclarer öbürü aynı dilde proclamer.
Bunlardan ilki “açık olarak bildirmek”, ikincisi ise “törenle bir
kararın haberini yaymak” anlamına gelir. Sebep de iki anlam taşıyordu:
Biri nesnel olarak Fransızca cause’un karşılığı (örneğin niçin geç
kaldın, sebebi ne? Cevap: Otobüsler işlemediğinden dolayı), öbürü
öznel, Fransızca raison’un karşılığı (örneğin Niçin geç kaldın, sebebi
ne? Cevap: Hocama kızmış olduğumdan dolayı).


İşte
Atatürk’ün amaçladığı Türkçe, bu anlam inceliklerini birbirinden
ayırmış olan bir Türkçe idi. Bu amaca erişebilmek için Atatürk,
Fransızcayı çok iyi bilen Reşat Nuri Gültekin’den 2 ciltlik Larousse
Sözlüğünün sözcük bölümünü Türkçeye çevirmesini istemişti, fakat bu
yazarımızı, bu görevi yapamadan yitirdik. Bu iş Atatürk’ün bir buyruğu
ve isteği olarak er geç yapılmalıdır. Tahsin Saraç’ın bu yıl kurum
yayınları arasında ortaya koymuş olduğu 2 ciltlik Fransızca-Türkçe
Sözlük, bu işi kolaylaştırmış olsa gerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
 
Atatürk'ün Amaçladığı Türkçe
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar :: Pvpserverler Forum Aktüel :: Atatürk Köşesi-
Buraya geçin: