Günlerdir Mehmet Ali Ağca ile yatıp, onunla kalkıyoruz. Cezaevinden
tahliye olduktan sonra tüm dikkatleri üzerinde toplayan Ağca’nın bir
televizyon kanalına çıkıp önemli açıklamalarda bulunacağı konuşuluyor.
Akli dengesi bozuk olduğu ileri sürülen ve Papa suikastiyle ilgili
birçok gizli kalmış sırrı aydınlığa kavuşturacağını söyleyen Ağca’nın
ne zaman, nasıl bir konuşma yapacağı ise merakla bekleniyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Sırrını koruyan fotoğraf
Büyük
bir sır olarak saklanan olay ise iddialara göre Papa’nın vurulduğu
meydanda eli silahlı ikinci bir kişinin varlığı... Meydanda bulunan bir
turist tarafından hem de şans eseri çekildiği ileri sürülen fotoğrafta
bulunan kişinin kimliği henüz tespit edilmiş değil. Ayakta duran ve
elinde silahla görüntülenen kıvırcık saçlı olan kişinin Papa’yı vuran
gerçek tetikçi olduğu söyleniyor. İkinci bir ihtimale göre ise
fotoğraftaki kişi Mehmet Ali Ağca’yı öldürmek için görevlendirilen
ikinci tetikçi. İtalyan gizli servisi SİSMİ tarafından da varlığı kabul
edilen fotoğraftaki kişinin ise 1.80 boylarında, kıvırcık saçlı, kareli
ceketli, kot pantolonlu bir italyan. Buna göre Papa suikastının
ardındaki senaryolara bir yenisini daha eklemek mümkün.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yalçın Özbey’den itiraflar
Almanya’da
iki MİT görevlisine itiraflarda bulunan Abdi İpekçi cinayeti
zanlılarından Yalçın Özbey’in ise söyledikleri ilginç. Mehmet Ali
Ağca’yı kompleksli kişiliğiyle suçlayan Özbey, Ağca’nın kendisine aşırı
güveni olduğunu ve muazzam silah kullanabilen delice cesaretinin
bulunduğunu belirtiyor. Özbey bununla da kalmıyor, Ağca’nın 6 ayda
İtalyanca’yı anadili gibi konuştuğunu cezaevinden çıktıktan sonra da
hayati planını devreye sokacağını savunuyor. Peki Ağca’nın devreye
sokmayı düşündüğü hayati plan ne? Gelen bilgilere göre Ağca’nın eski
dava arkadaşları, üstü kül tutan suikastlarla ilgili gizli sırların
ortaya çıkmasından endişe ediyor.
Ağca’nın mavi renk tutkusu
ise kamuoyunda konuşulur hale geldi. Papa ile yaptığı görüşmede mavi
kazak giyen ve cezaevinden çıktıktan sonra mavi kıyafetleri ile dikkat
çeken Ağca bazı yerlere üstü kapalı mesaj gönderiyor. Giydiği spor
ayakkabılarında bile mavi tonlara rastlanan Ağca’nın son model
otomobillerle karşılanıp kış ayında mont giymemesi ise
istihbaratçıların dikkatini çekiyor. Uzmanlar, Ağca’nın yakın
çevresinin yaptığı ‘Fakirlikten dolayı üzerine giyecek montu bile yok’
açıklamalarına ise gülüyor. Bazı kişilere göre ise Ağca, mavi rengi
Türklüğün sembolü, bazılarına göre ise özgürlüğü temsil ettiği için
giyiyor.
Polisleri bile atlattı
Serbest
kaldıktan sonra bir grup Malatyalı hemşerisi tarafından korunan
Ağca’nın takip edilme korkusu gazetecilerle görevli polislere zor anlar
yaşattı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bush gibi dublör kullanan
Ağca, gizli servisler tarafından takip edilmekten çekiniyor.
İstanbul’da bulunan ve yeri sır gibi saklanan Mehmet Ali Ağca’nın
kendisini takip etmek için görevlendirilen polisleri bile atlattığı
ortaya çıktı. İstanbul trafiğinde bin bir cambazlıklar yapılarak
kaçırılan Ağca’nın önümüzdeki günlerde nasıl bir karar alacağı ise
merakla izleniyor.
‘Gerçekleri görüp teslim oldum’
Kamuoyu
onu Özdemir Sabancı’nın uğradığı hain saldırı sonucunda tanıdı. Adı
Mustafa Duyar. DHKP-C terör örgütünün tetikçilerinden. Fehriye Erdal ve
Mustafa Akkol’la birlikte girdiği ikiz kulelerde kan kustular.
Türkiye’nin ender yetiştirdiği isimlerden Özdemir Sabancı’yı
katlettiler. Suikastten sonra ayrılıp başka ülkelere kaçtılar.
İçlerinden bir tek o gerçekleri gördü. Türkiye’deki gençlerin nasıl
kandırıldıklarını fark edip teslim olmaya karar verdi. MİT tarafından
getirildiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde başından geçen olaylar
zincirini anlattı. İşte Mustafa Duyar’ın kendi ağzından anlattığı kaçış
öyküsü ve sonrasında yaşadıkları...
En son Suriye’ye geçti
Dünya
kamuoyu onlardan bahsediyor, yabancı ajanslar fotoğraflarını geçiyordu.
Önce Yunanistan’a gitme talimatı almıştı. Örgütün de yardımıyla kaçak
yollardan Yunanistan’a geçti. Burada örgütün üst düzey sorumlusu Faruk
Ereren’in yanında saklandı. Onlar Türkiye’de sıkıntı çekerken örgütün
üst düzeyi krallar gibi yaşıyordu. Bu durumu sorgulamayı bir kenara
bırakın konuşmak dahi yasaktı... Yalnızca kendisine verilen talimatlara
uyması gerekiyordu.
Ardından sahte kimlik ve pasaportla
Almanya’ya oradan da Suriye’ye geçti. Burada yaşadığı bir olay ise
hayatının dönüm noktasını oluşturdu. Alman polisi ile çatışmaya giren 4
DHKP-C militanı öldürülmüştü. Hücre evinde yapılan toplantıda örgütün
sorumlularından Aslan Tayfun Özkök’ün ‘Öldüler ama silahları da
yakalattılar’ sözüne kızdı. Örgüt için insanların hiç bir önemi yoktu.
Gencecik insanlar kandırılmış bir ideal uğruna eli kanlı terörist
yapılmıştı. Örgüt liderlerine göre ise silah ve cephanelik bu
insanlardan daha değerliydi.
Konsolosluğa teslim oldu
O
dönem polisten yapılan açıklamalara göre her ne kadar yakalanıp
getirildiği söylense de Mustafa Duyar yakalanış öyküsünü kayıtlara
geçenlerin tam tersi bir ifadeyle anlatıyordu. Duyar, yakalanmadığını
aksine teslim olduğunu belirtiyordu. Duyar’ın ifadesine göre olaylar
şöyle gelişti:
Hücre evinden kaçarak Türkiye’nin Şam
Büyükelçiliği’ne sığındı. Ancak anlattıklarını ciddiye almayıp
Türkiye’ye sığınmak isteyen göçmen zannettiler. Bu arada Suriye Gizli
Servisi El Muhaberat’ın takibini farkeden Duyar ise kendisini bir
otomobilin altına gizleyerek yakalanmaktan kurtuldu. Duyar’ın ısrarı
üzerine harekete geçen Büyükelçilik, Türkiye’den parmak izi örneklerini
istedi ve yaptığı karşılaştırma sonrası Duyar’ın suikast zanlısı
olduğunu belirledi. Teslim olmak isteyen kişi Sabancı suikasti
zanlılarından Mustafa Duyar’dı. Duyar, MİT tarafından apar topar
alınarak Suriye’den İstanbul Emniyeti’ne getirildi. Buradaki sorgusu
sırasında ise başından geçen olayları en ince ayrıntısına kadar
anlattı...