[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Savaş, insanlık tarihiyle yaşıt bir eylem. İlk insandan bu yana
savaşıyoruz. Büyük ihtimalle türümüz tükenene kadar da savaşacağız.
Kendi içimizde başlayan savaş tüm dünyayı sarıyor. Bu konuda o kadar
başarılıyız ki, felsefemiz ve bilimimiz savaşlar üzerine kurulu. Savaş
bazılarına göre toplu yıkım bazılarına göre ise bir sanat. Eğer savaş
bir sanatsa, bunu dijital dünyaya en iyi yansıtanlardan birisi
kesinlikle Total War serisidir. İlk önce Japonya'daki acımasız
Shogun'ların üstünlük savaşına tanık olduk. Daha sonra ise Medieval:
Total War ile Avrupa'nın kontrolünü ele geçirmeye çalışan derebeyleri
ve İmparatorlukları yönettik. Zamanda geriye dönüp Roma�nın dertlerini
çözdük. Rome Total War'da soylu ailemizin avantajlarını kullanıp,
Roma'nın en güçlü generali ve hatta İmparatoru olup kurtarıcısı olmaya
kadar gittik. Bu sırada arada Ortaçağı sallayan Vikinglerle savaştık.
Roma kapılarına dayanan Hun'ları yönetip Barbarian İnvasian'la dünyanın
en büyük devletlerden birinin başını ağrıttık. Zamanda biraz daha
geçmişe gidip Büyük İskender'in fetihlerini gerçekleştirdik. Antik
dünyada işimiz bitince, Avrupa�da yarım kalmış bir işimiz vardı. Daha
iyi grafikler ve oynanış ile birlikte Medieval II: Total War'da
Ortaçağın mutlak hükümdarı olmak için uğraştık. En son ise oyunun
eklenti paketi Kingdoms ile Haçlı seferlerinden, Töton şövalyelerine ve
Amerika'da bulunan kabilelerin savaşlarını yönettik. Herkes bir sonraki
ek paketi beklerken, etrafta yeni bir Total War�un ismi geçmeye
başladı. Yapımcı The Creative Assembly'nin bu yeni oyunu resmi olarak
duyurmasıyla birlikte, Total War sevenler heyecanlı bir bekleyişe
girdiler. Ancak bu sefer oyun kılıç kalkan yerine, barut ve tüfekle
ilgiliydi. Üstelik deniz savaşları da ön planda olacaktı. Haliyle,
bileğinin ve kılıcının keskinliğine güvenen Total War oyuncuları bu
değişikliklere endişeyle bakmaya başladılar�
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Her
gelen yeni ekran görüntüsüyle bu endişeler giderek artmaya başladı.
Yapımcıların bu yeni değişiklikleri nasıl yapacağı merak ediliyordu.
Oyunun dövüş sistemi büyük oranla kılıç dövüşlerine yönelik olduğu
için, tüfeklerin bu işe nasıl uyum sağlayacağı düşünülüyordu. Uzun bir
bekleyişten sonra en sonunda merakların giderileceği oyun geldi. Empire
Total War
18. Yüzyıla hoş geldinizYeni
Total War zaman olarak pek alışık olmadığımız bir çağda geçiyor. 18.
Yüzyıl. Tam bir geçiş dönemi olan bu çağ aynı zamanda siyasi kaosların
da başlangıcı. Teknolojik gelişmelerle birlikte insanlar, ilkel savaş
aletlerini bırakıp, barutun ve tüfeğin gücüne güvenmeye başladılar.
Bilimsel olarak emekleyen insanlık, artık ayağa kalkıp koşmaya başladı.
Bu günümüze kadar süren teknolojik gelişmelerinde başlangıcı oldu.
Dünya büyük bir hızla değişiyordu ve hiçbir şey eskisi gibi
olmayacaktı. Savaş taktiklerinden siyasal ilkelere göre her şey büyük
bir hızla değişiklik gösterdi. Bir zamanlar dünyayı titreten
İmparatorluklar şimdi, güçsüz ve etkisizdi. Fransız devrimiyle
birlikteyse, insanların özgürlük çığlıkları daha yüksek çıkmaya
başladı. Güç el değiştirmeye başlamıştı. Doğunun gerisinde kalmış Batı
Medeniyetleri artık bilim ve sanatta hızla gelişirken, Doğu ise bu
hızlı değişimlere ayak uydurmaya çalışıyordu. Doğudaki devletlerin
nesillerdir süre gelen, alışkanlıkları artık çağ dışı kalmıştı.
Amerikan iç savaşı sonrasında bu devletin güçlenip kendini toparlaması
dünya siyaseti için tehlikeli gelişmeler teşkil ediyordu. Artık kıtalar
aşabilen gemilerle birlikte, kolonileşme çalışmaları da başladı.
Kölelik başka bir anlam kazandı�
Creative Assembly ise yeni
oyunu için bu zor ve karmaşık dönemi seçti. Kısacası artık bilmedikleri
sularda dolaşıyorlar. Oyunu kurmak ve oynamak için Steam'e ihtiyacınız
var. Steam hızlı yükselen bir oyun yükleme platformu. Sevenleri kadar
hoşlanmayanlar da çok (
Steam'i sevmeyenler, Steam'i hiç kullanmamış olanlardır. - Emre Acar).
Oyunu kurarken, ilk önce CD numarasını kontrol ediyor. Daha sonra ise
Steam'i kuruyor. Steam'e ücretsiz üye olduktan sonra. Oyunun
orijinalliği kontrol ediliyor ve oyun çalışıyor. İnternet bağlantısı
olmayan bilgisayarlarda ise Steam'i offline çalıştırıp ETW
oynayabilirsiniz. Tabii ki Steam'in en büyük artısı yamaları
kendiliğinden yüklemesi ve Online oyuncular için ortak bir platform
oluşturması. Dünyanın her tarafındaki strateji ustalarıyla rahat rahat
savaşıp, mesajlaşmayı mümkün kılıyor�
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Adet
üzeri Empire Total War içinde bulunduğumuz dönemi ve durumu anlatan bir
açış videosuyla oyuncuları karşılıyor. Bu seferki video kurgusal
geçişler olarak daha etkileyici olmuş. Videoyu izledikten sonra savaşma
isteği daha da artıyor. Düşmanları yok etmek ve oluk oluk kan akıtma
hissi hat safhaya çıkıyor. Creative Assembly bu sefer Total War'ı adete
baştan yaratmış gibi. Oyun geçtiği çağ gibi yenilik ve karmaşa dolu.
Ana sayfada gelişmiş bir eğitim alma imkânı var. Onun dışında
Amerika'nın kuruluşunu anlatan bir senaryo hazırlanmış. Ya da 12 devlet
arasında seçim yapıp ünlü Total War haritasında hayatta kalma
mücadelesi verebiliyoruz. Şimdilik yapılan değişiklikleri ilk bakışta
anlatayım. Daha sonra detaylıca anlatacağım. Artık harita tamamıyla üç
boyutlu. Görsel olarak müthiş olsa da bu değişiklik kendi artılarını ve
eksilerini yaratıyor. Düşük sistemlerde bu hata çok fazla sorun
çıkartıyor hatta bol bol oyunda çökmelere neden oluyor. Haritaya
alışana kadar eski Total Warcular bayağı afallayacak. Bir anda
kendinizi başka bir dünyada buluyorsunuz. Gemiler yüzüyor, askerler ve
devlet adamları oradan oraya yürüyor. Şehirler yanıyor ya da yapılıyor.
Oyun bunların hepsini gösteriyor bize. Eğer ilk başta diğer devletlerin
hareketlerini göster seçeneğini iptal ederseniz bundan kurtuluyorsunuz.
Çünkü space'e basmayınca bu adamların hareketi çok yavaş. Eskisi gibi
farenin sol tuşuna basıp bunları hızlandıramıyoruz. Yavaş yavaş oradan
oraya gidiyorlar. Ancak diğer devletlerin hareketlerini izlememek de
büyük bir stratejik eksiklik yaratıyor. Tekrar space'e basınca yine
yavaş hareket etmeye başlıyorlar. Kısacası ya elimiz space'e yapışacak,
ya da bu başlı başına oyun gibi olan sahneleri sevmeyi öğreneceğiz Artık
gelişmiş bir diplomasi menüsüne sahibiz. Direk diğer ülkelerle
konuşabiliyoruz. Onlara isteklerde bulunuyoruz. Seçtiğimiz devlete
göre, bu menüde bizi sevenler ve sevmeyenler var. Artık ticaret
eskisinden de önemli. Büyük şehirlerin dışında ufak köyleri de tek tek
kontrol edebiliyoruz. Burada yapılacak olan tarlalardan yollara kadar
her şeyi biz ayarlamalıyız. Askerleri dünya haritası üzerinde
yerleştirdiğimiz yerler artık daha önemli. Satrançtaki gibi stratejik
ve iyi mevzilenmeler yapmamız lazım. Yoksa düşman elini kolunu
sallayarak geliyor. Yaşam denizden gelir misali, denizler çok önemli.
Deniz ticaretini sağlama almak için sürekli filolar yapmak lazım. Yoksa
korsanlar ya da düşmanlar ticaretinizi baltalıyor. Ekranın sol
altındaki ufak harita dünya üzerindeki kontrolünüzü kolaylaştırıyor.
Hem Mouse ile işaretlenilen yerin hangi ülkeye ait olduğunu gösteriyor
hem de ticaret yollarını görmenizi sağlıyor. Kesinlikle ticaret ve
savaş planları yapılmadan önce bakılması gereken bir yer.
Yapımcılar bu sefer dersini almışCreative
Assembly, takdir edilecek bir firma olsa da, dünya tarihinde önemli bir
yer tutan Türk devletlerine hiçbir zaman hak ettiği değeri vermedi.
Diğer oyunlarında hep Türk başlığı altında, Orta Asya'daki tüm Türk
devletlerini bir kefeye koydu. Bunlar da olsun mantığıyla yapılan bu
hareket ne yazık ki, Türk tarihini ve kültürünü yansıtmıyordu. Batının
gözündeki Türk imajıyla yapılan bu modellemeler sonucu, askerler
Araplardan farksız, sakallı ve siyah askerlerdi. Ne Türk isimleri
düzgünce yansıtılmıştı ne de, kıyafetleri. Yapımcı ekibin kastı bir
hareketi olmasa da Avrupa'nın şanını anlatmak ve oradaki satışları
artırmak için Batı devletlerine çok değer verdikleri ortadaydı. Total
War hiçbir zaman birebir tarihi yansıtmadı ama bu kadar da özensizlik
çok göze batıyordu. Neyse ki, bu sefer yapımcılar tarih ödevlerini
çalışmışlar. Total War'da Türkiye'nin de eleştirileriyle oyundaki Türk
imajı daha iyi yansıtılmış (
Bu yüzden biz ne yapıyoruz, oyunları orjinal alıyoruz. - Emre Acar).
Artık direk Turks diye kesip atmak yerine Ottoman Empire diye tek bir
devlet var. Yani Osmanlı İmparatorluğu artık oyunun ana
karakterlerinden. Üstelik geçen oyunlarda, Türkleri seçmek için ufak
ayarlamalar gerekirken bu sefer direk seçilebilir bir devlet olmuş. Her
ne kadar 1700'ler Osmanlı için pekiyi zamanlar olmasa da, yapımcılar
Osmanlı İmparatorluğunu mümkün olduğunca iyi yansıtmışlar. Hatta batılı
bir firma için fazlasıyla iyi bir çalışma olmuş. Osmanlı İmparatorluğu
oyundaki en güçlü devletlerden birisi olarak başlıyor. En geniş
topraklara sahip devlet. Etrafındaki devletlerle ya barış içinde ya da
ticaret anlaşması var. Tabii bu fazla uzun sürmüyor. Ruslar, Osmanlı'yı
tarihten silmek için 5-6 devir (turn) sonra saldırıya başlıyorlar.
Osmanlı'nın fazla ordusu olmadığı için bu saldırılar başlamadan önce
stratejinizi seçmelisiniz. Ya eldeki kıt parayla askeri yatırıma
gideceksiniz ya da ekonomiyi güçlendirip, uzun ama sağlam bir
stratejiyle Ruslarla savaşacaksınız. Rusya'nın başında ise Osmanlı'nın
en büyük düşmanlarından I.Petro var. Yani Ruslara göre Büyük bize göre
ise Deli Petro�
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Osmanlı
ise II.Mustafa ile oyuna başlıyor. Ancak bu Padişahın liderlik
sorunları var. Her turnda itibarından -1 kaybediyor. Kısacası oyunda
Osmanlı var diye sevinirken, birden kötü haberleri alıyoruz. Ama zaten
her Total War'un amacı da tarihi değiştirmek. Osmanlı'nın kötü kaderini
değiştirmek oyuncuların elinde. Asker olarak Osmanlı'nın elinde,
Yeniçerinden, Nizamı Cedide kadar uzanan geniş bir yelpaze var. Bu
karakterlerin modellemeleri gerçek Osmanlı askerlerine yakın yapılmış.
En önemli gelişme ise karakter portreleri ve isimlerinde. Daha önceki
oyunlarda Türklerin garip garip isimleri ve tipleri varken artık olay
değişmiş. Empire Total War'da Türk karakterler için Amcazade Hüseyin,
Deli Ahmet, Damat Ali gibi, Osmanlıya uygun lakaplı isimler
kullanılmış. Ayrıca Defterdar, Adliye Nazırı gibi Türkçe terimler de
oyunun içerisinde mevcut. Karakterlerin Portreleri ise Osmanlı
vatandaşlarına benziyor. En önemli gelişme ise oyunda azda olsa Türkçe
dublaj bulunması. Artık bir askeri birlik seçtiğimizde Türkçe
konuşuyorlar. Dublaj da biraz daha iyi olabilirmiş ancak oyunun mevcut
replikleri Türk kültürüne uygun hale getirilmiş. Askerlerimiz ve emir
verebildiğimiz karakterler "Allah'ın izniyle yapılacak" gibi replikler
kullanıyor. Aynı şekilde deniz ve kara savaşlarında askeri birimler
Türkçe olarak kendilerini, sınıflarını ve güçlerini tanıtıyorlar. Bu da
İngilizcesi pek iyi olmayanlar için biraz daha yardım sağlayacak.
Kısacası bu gelişme Türk oyuncuların Empire Total War'a olan ilgisini
artıracak gibi gözüküyor�
Osmanlı'nın başına bela olacak en büyük
sorun ise teknolojik gelişmeler. Oyuna yeni eklenen
sorumluluklarımızdan birisi ise teknolojik olarak devleti sürekli
geliştirmek. Osmanlı devleti, eğer teknolojik gelişmelere önem vermez
ise, batıya karşı bayağı güçsüz ve geri hale geliyor. Bu yüzden devleti
prestiji düştüğü için, etraftaki dost ve barış içinde olan devletlerde
sizin toprağınıza göz dikmeye başlıyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Ya devlet başa ya kuzgun leşe Total
War'un kendine has bir oynanış şekli vardı. Diğer tüm oyunlarda bu tarz
gelişerek devam etti. Oyuncular yönetim konusunda belirli sınırlar
içerisindeydi. Dünya haritası içinde yapacakları hamleler sınırlıydı.
Zaman geçtikçe teknolojiler kendiliğinden gelişiyordu. Şehirlerin
belirli oranda gelişmesini sağlıyorduk. Total War'un vazgeçilmezi sıra
tabanlı sistemidir. Harita üzerinde belirli hareketleri yapıp para
bitene kadar inşaat ve askerlerin yapımı için emirler veriyorduk. Turn
Base bir yıl sonraya geçiyordu ve yıllık vergimiz sayesinde ya zengin
oluyorduk ya da bütçe eksilere düşüyordu. Merak etmeyin bu sistem hala
aynı ancak daha kullanışlı hale getirilmiş. Eskiden yönettiğimiz devlet
parasızken ya da etrafındakilerle barış halindeyken, sürekli turu
bitirip (End Turn) bir sonraki yıla geçiyorduk. Bu bazen onlarca yıl
sürebiliyordu. Artık o kadar detaylı bir yönetim sistemimiz var ki,
boşa harcayacak bir yılımız bile yok. Hatta bazen bir yıl için
saatlerce uğraşacaksınız. Daha önceki oyunlar Total War hayranları için
çok kolaydı. Her yeni oyunun getirdiği yenilikler dışındaki oynanış
standarttı. Kısacası Total War hayranları avantajla başlıyorlardı.
Ancak bu sefer Creative Assembly'in her şeyi sıfırdan yapması oynanışı
da büyük ölçüde değiştiriyor. Serinin eski hayranları bile Empire Total
War'a alışına kadar bayağı bir sersemleyecekler. Hatta bu yüzden
oyundan soğuyan insanlar bile var. Ama değişiklik iyidir, seri artık
bazı konularda yerinde saymak yerine ilerlemiş oluyor. Artık bina
yapmak için ayrı, asker yapmak için ayrı menü kullanmıyoruz. Bir şehre
tıkladığımız zaman, haritanın altındaki beyaz yerde seçenekler çıkıyor.
Bina yapma, asker yapma ve yolları düzenleme. Binalar ise daha önceki
Total War'lardan farklı olarak belirli bir teknoloji sırasına göre
ilerliyor. Bir nevi binaları upgrade ediyoruz. Binaların eskiden olduğu
gibi ayrı ayrı özellikleri var. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta
binaların teknolojik uzantıları. Yanlış teknolojik gelişme oyunda
felaketle sonuçlanıyor. O yüzden binaların yapıldığı çubuğa yıkma tuşu
da eklenmiş. Aynı şekilde düşman saldırısı ya da talanı sonucunda hasar
alan şehri toptan tamir etmek için bir çubuk da mevcut. Kısacası eskisi
gibi tek tek binaları tamir etmekle uğraşmıyoruz Halk eski
oyunlara kıyasla daha agresif ve rahatına düşkün. Etrafa yayılan
milliyetçilik ve özgürlük düşüncelerinin sonucu artık, demir
yumruğumuzla yöneteceğimiz insanlar yok. Bir şehre tıkladığımız zaman,
hemen altında onunla ilgili bir özet de karşımıza çıkıyor. Şehirlerdeki
en büyük sorun halk yönetimden değilse vergi vermiyor olması. İyi bir
yönetici olmak için binaları yaparken halkın mutluluğu ve isteklerine
de bakmak lazım. Eğer yaptığımız işten memnun olurlarsa vergiler yüzde
4-5 daha da artıyor. Empire Total War'da halkın isyan faaliyetleri daha
da baş ağrıtan cinsten. Çünkü domino taşları gibi isyanlar bir
birlerini izliyor. Halka bir birini tetikliyor. En sonunda bu çatlak
sesler başkentinize kadar ulaşıyor. Eğer başkentte isyan çıkarsa,
devler liderinin tahtan indirilmesinden rejim değişikliğine kadar uzun
ve belalı bir yol sizi bekliyor. Tabii ki ülke içten yanarken düşmanlar
da boş durmuyor ve hemen sınırlarınızı kemirmeye başlıyorlar. O yüzden
bu isyan çağında şehirleri iyi kontrol etmek lazım. Zaten bu yüzden
özel bir menü yapılmış, bu menüden tüm şehirler görülebiliyor tek tek
onlarla ilgilenip onların isteklerine göre yatırımlar yapabiliyorsunuz.
Bazı binalar teknolojik gelişimleri de aktif hale getiriyorlar. Empire
Total War'da üç tane yönetim şekli var, bunlar mutlak monarşi, anayasal
monarşi ve cumhuriyet. İsyan çıktığı zaman, devlet ya da halk arasında
seçim yapıyorsunuz. Ya devleti seçip aynı yönetim şeklinde kalıyorsunuz
ya da, halkın memnun olacağı bir devrim yapılması gerekiyor.
Yöneticileri artık piyon gibi oradan oraya süremiyoruz. Onun yerine
sadece başkentte oturup keyif çatıyorlar. Kendilerini bir tek yönetim
ekranında görebiliyoruz. Yönetim ekranında, devletin rejimine göre
kabine ve bakanlar da gözükebiliyor. Bu kişiler ülkenin yönetimine + ya
da � özellikler katıyor. Cumhuriyette bu kişileri yerinden edip seçim
yaptırabiliyoruz. Anayasal monarşide ise direk kabine görevlilerini
kovabiliyoruz. Ancak bunu çok yaparsak yine halk rahatsız oluyor�
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Eski
bir atasözü vardır, "Devlet ile lider birdir. Liderin rahatsızlığı
topraklarında da kendini gösterir" diye. ETW'de bu atasözünü bol bol
anacaksınız. Çünkü devletin başındaki kişinin özellikleri artık
eskisinden de önemli. Bu kişi yetenekli ve güçlü bir lider ise hem halk
mutlu oluyor hem de diğer dünya devletleri sizden çekinip her türlü
anlaşmaya yanaşıyorlar. Ancak lideriniz işe yaramaz biriyse, tüm
dünyaya rezil oluyorsunuz. Bir an önce ölse de kurtulsak diye hem halk
hem biz dua ediyoruz. Zaten kötü liderler halkın mutluluğundan kendini
gösteriyorlar. Bu kişiler ölünce halkın öfkeli düşünceleri azalmaya
başlıyor. Kısacası yapımcılar halkı çok şımartmışlar. Eskiden vergilen
tek koldan alınıyordu. Artık bu geliştirilip zengin ve sıradan halk
başlığında toplanmış. Bu iki sosyal sınıf tarihte olduğu gibi bir
birlerine uyuzlar. Fakirlerden fazla vergi alırken zenginlerden az
almak, alt sınıfı sinirlendiriyor. Tam tersi de üst tabakayı küplere
bindiriyor. İkisinin dengede olması ise yine rahatsızlık çıkartıyor.
Hükümet menüsünde en çok rahatsızlık çıkartan şehri direk görüyorsunuz.
İsteklerine göre onları memnun etmek mümkün. Ayrıca şehirlerin
bulunduğu coğrafik konumlara göre yatırımlar yapmak lazım. Artık tek
başınıza her şeye karar veren bir bilgisayar oyuncusu yerine binlerce
kişinin kaderinden sorumlu bir lidersiniz. Oyun da bunu sürekli
hatırlatıyor. Tabii ki halkın yönetim üzerindeki etkisi yeterince fazla
değil. Bir sonraki Total War oyunlarında bu daha da geliştirebilir ve
gerçeklik daha da artırabilir.
Savaş barıştır18.
yüzyıl savaş teknolojisi olarak tam bir geçiş dönemi. Bu yüzden aslında
savaşlarını pek sevdiğim bir zaman değil. Artık barutun etkin olduğu
zamanlar. Askerlerin savaşmak için özel yeteneklere ihtiyaçları yok.
Komutanlar ise kibirli ve kendilerini dünyanın en iyileri sanıyorlar.
Bu durumun nedeni bu yüzyılın saçma savaş kuralları. Tüfekler etkilen
olabilir ancak hala atış mesafeleri düşük. Üstelik ateş ettikten sonra,
tekrar mermi koyup, barut koyup, barutu sıkıştırıp tekrar ateşe hazır
hale getirmek gerekiyor. Daha da komik kısmı ise 18. yy'nin başlarında
tüfeklerin menzili kısa olduğu için, gruplar karşı karşıya gelip idam
mangası gibi bir birlerine ateş ediyorlar. Süvariler eskisi kadar
etkili değil. Haliyle bu yüzyıl kendine has savaş kurallarına sahip.
Komutanlar tıpkı bir dans gibi reveranslarla savaşıyorlar. Amerikan İç
Savaşı ve Napolyon Bonapart'ın fetihleri gibi ünlü olaylar sayesinde bu
yüzyıl yazılı ve görsel eserlerde çok fazla yer alıyor. Özellikle
Amerika'nın kuruluş efsanesi olduğu için, bu dönemle ilgili sayısız
film, kitap ve hatta çizgi roman var. Dans kıyafeti gibi renkli
üniformalarıyla birlikte 18. yy komik de olsa dünya tarihi için önemli
bir zaman. Empire Total War'da askeri olarak bu yüzyılı gayet iyi
yansıtmış. Oyunda askeri üstünlük istiyorsanız Fransa ya da
İngiltere'yi seçmekte fayda var. Rusya ise başlarda tökezlese de
bulunduğu konum sayesinde rahat rahat gelişiyor ve Balkanlar üzerinde
ezici bir etkisi oluyor. Osmanlı ise pamuk ipliğine bağlı bir zamanda
başlıyor oyuna. Her şey oyuncunun eline bırakılmış. Eğer belinizi
doğrultursanız teknolojik gelişmeler ve yeni askeri birimlerle güçlü
bir hale geliyor. Ama özellikle oyunun ilk başlarında, bizde iman gücü
var eski toprakları alırız diye sağa sola saldırırsanız, tarih tekerrür
ediyor ve çöküyorsunuz. Empire Total War'da iki türlü savaş var.
Birincisi kara savaşları ikincisi ise deniz savaşları. Zaten yapımcılar
da ilk baştan beri deniz savaşlarının ön planda olduğu bir Total War
yapacaklarını söylemişlerdi. Ancak zaman içinde oyundaki devlet
sayısının artması ve serinin hedef kitlesinin sadece deniz savaşlarıyla
tatmin olmayacaklarından dolayı kara savaşlarına da önem verilmiş.
Ancak deniz savaşları hem grafik olarak hem de saldırı yöntemleri
olarak çok daha önemli�
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kara
savaşlarından bahsetmek gerekirse. Elimizde, topçu birlikleri piyadeler
ve süvariler var. Tüfekli piyadeler, kılıçlı piyadeler yerine göre özel
birim olan tabanca kullananlar ve oyunun ilk başlarında küreği mızrağı
kapıp düşmana dalan köylüler. Oyunun başlarında süvariler biraz daha
etkili. Özellikle topçuları yok etmek için süvariler en iyi çözüm.
Hızlı ve güçlüler. Topçular ne olduğunu anlamadan kelleleri kopuyor.
Tüfekli piyadeler ise, belirli bir mesafeden gelince ateş açmaya
başlıyorlar. Önlerine koruma olacak bir şey çıkınca ise hemen siper
alıyorlar. Teknolojik gelişmelerle birlikte askerlerin davranışları da
değişiyor. Tüfekleri daha güçlü oluyor ya da daha uzun menzile ateş
edebiliyorlar. Ayrıca savaş ve duruş teknikleri de değişiyor. Askerler
daha farklı şekillerde saldırabiliyor ya da başka pozisyonlara
geçebiliyor. Daha önce oyunun otomatik olarak bize verdiği bu
yetenekler artık teknolojik gelişmelerle kazanılabiliyor. Tüfekli
piyadeler aynı zamanda süngüleriyle ya da kılıçlarıyla savaşabiliyor.
Düşmanlar belirli bir yakınlığa geldikleri zaman otomatik olarak süngü
savaşına giriyorlar. Ya da biz emir veriyoruz bu şekilde savaşıyorlar.
Ama teke tek dövüş yöntemleri genelde nişancılıklarından daha kötü.
Kılıçlı ya da mızraklı asker ise, düşmanın yakınına gidene kadar ördek
gibi vuruluyorlar. Onları ormanlık arazide gizlemek ya da ani pusular
için kullanmak daha mantıklı. Süngü savaşlarında da düşmana arkadan
saldırtarak kullanabilirsiniz. Topçular, tam bir yıkıcı güç. Her ne
kadar yavaş hareket etseler de koca binaları birkaç atışta yerle bir
edebiliyorlar. Özellikle saklanan düşmanları top atışıyla taciz etmek
çok etkili oluyor. Siperleri param parça olan düşmanlar korkup
kaçıyorlar. Düşmanı korkutmak ya da yıkarak yok etmek için etkili bir
yol. Ayrıca yeterince askeriniz varsa, düşmanları süngü savaşlarını
sokup sonra da topçularla bombalayarak kendi adamlarınızı feda etme
pahasına yok edebilirsiniz. Biraz canice de olsa 18.yy da çok
kullanılan bir taktikti. Komutanın yetenekleri savaş alanına da
yansıyor. Özellikle komutanın moral verme yetenekleri askerleri çok
etkiliyor. Bu özellikler düşükse en ufak çatışmadan bile askerler
kaçmaya başlıyorlarArtık savaştan önce merdiven ve türevlerini
yapmamıza gerek yok. Çünkü bir kaleye girilecekse askerler ip fırlatıp
buraya tırmanıyorlar. Ya da bir iki topçu atışıyla duvarı yıkıyoruz.
Haritada bulunan binalar artık süs için değil. İçerine girebiliyoruz.
Stratejik yerlerdeki binaları ele geçirip, düşmanla öyle
çatışabiliyoruz. Savaşı kazanmak için ele geçirilen binaların içindeki
askerler yok edilmeli. Tüfeklerle taramak da bir seçenek ama en çok
hoşuma giden topçularla binaları düşmanın kafasına yıkmak oldu. Bu yeni
savaş sistemi eski Total War sevenlerin sinirini bozacak, çünkü her şey
çok yavaş. Tabii bu yapımcıların suçu değil, o yüzyıldaki savaşların
saçma kurallarının suçu. Artık eskisi gibi adamı bol olan kazanmıyor.
Teknolojisi ileri olan savaşlarda üstünlük sağlıyor. Eskiden olduğu
gibi hızlı ve kıran kırana savaşlar artık yok. Kara savaşları rutin
hale gelmiş. Düşmanlar şehirlerinize saldırınca oradaki yerel halk da
silahlanıp saldırıyor. Bu askerlerin sayısı şehrin nüfusuyla orantılı
oluyor. Şehirler artık korumasız değil savaşlarda da ek güç sağlıyor.
Savaşa başlama menüsünde yeni özellikler var. Kuşatmalarda, savaşmadan
teslim ol diye bir seçenek eklenmiş. Yeterince sabrı olan oyuncular
kuşatmayı yıllarca sürdürüp tek mermi atmadan şehirleri ele
geçirebilir. Ayrıca oyun her savaştan önce save etmeyi tavsiye ediyor,
bunu yapmak için ufak bir tuş da var. Tarihi kahramanlar da oyunda
önemli yer tutuyor. Şansınız varsa, oyunda tarihi kahramanlar çıkıyor.
Bu insanlar direk doğuştan lider yeteneklerine sahip ve gittikçe daha
da güçleniyorlar. Onların yanındaki askerler sonuna kadar savaşıyor ve
savaşları kazanma şansları çok fazla. Bu kişiler çıktığı zaman onlar
ölmeden önce alabildiği kadar yer fethedin. Başarılı askerleri artık
generalliğe yükseltebiliyorsunuz. Generaller ise bir şehir içinde
değilken bile asker toparlayabiliyorlar. Saklanabilen asker ise
savaşlarda büyük işe yarıyor. Onları gizleyip düşmanı pusuya düşürünce
bir anda korku avantajı oyuncunun eline geçiyor. Ekranın sağ tarafında
bulunan manevra tuşlarıyla askerlerimize ufak manevralar
yaptırabiliyoruz. Mesela üzerilerine hızla gelen askerler va,r onların
geldiği tarafa basınca askerler o tarafa geliyor böylece birden vurgun
yemekten kurtuluyorlar.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Sivastopol önünde yatan gemilerAman padişahım izin ver bize
İzin vermezseniz atın denize
Tutalım moskofu verelim size
Sivastopol marşıYıllardır
Total War'da deniz savaşları hayal gücünüzle eşit oranda muhteşemdi.
Savaşı bilgisayar otomatik olarak yapıyordu ve tek duyduğumuz savaş
sesleriydi. Donanmaya yatırım yapmanın hiçbir özelliği yoktu. Ancak
düşmanın ticaret yollarını zayıflatmak için donanmayı kullanıyorduk. Ya
da onların limanlarını abluka altına alıp ekonomilerini çökertiyorduk.
Artık bir gemi simülasyonu kadar detaylı gemi savaşlarına sahibiz.
Empire Total War'un en büyük getirisi de bu. Sahip olduğumuz limanlar
ufak balıkçı kasabalarından, dev ticaret merkezlerine kadar
yükseliyorlar. Artık ticaret yapmak için limanlara sahip olmak lazım.
Limanlar yükseltildikçe ticaret yapmak kapasitesi de artıyor. Deniz
teknolojileri geliştirdikçe donanmanız dünyanın korkulan bir gücü
oluyor. Deniz teknolojilerini geliştirmek savaşlarda büyük önem
taşıyor. Donanmayı dünya üzerindeki ticaret rotalarını sömürmek için
kullanabiliyorsunuz. Rotaların üzerine geliyorsunuz ve askerleriniz
korsanlık yaparak o rotadan pay alıyorlar. Para kazanmak için yararlı
ve tatlı bir yol. En önemlisi ise donanmalar savaşmak için işe yarıyor.
Savaşlarda donanmanın başında yetenekli bir amiral varsa tam bir şölen
yaşıyorsunuz. Gemiler 18. yy'a uygun olarak tasarlanmış. Gemilerin içi
asker kaynıyor. Zoomlayınca bu adamların iş yaptığını da görüyoruz.
Bazen saçma sapan hareketler yapsalar da, geminin içindeki mürettebat
gerçekten yaşıyor. Özellikle gemiyi saldırtınca oradan oraya koşturup
savaş için hazırlandıklarını görüyorsunuz. Gemilerin gücü ve
teknolojisi dışında rüzgâr da savaşlarda büyük etki sağlıyor. Eğer
geminiz kürekle çalışmıyorsa, savaş sırasında rüzgârın yanınızda olması
için dua edin. Rüzgâra arkanızı alıp saldırmak düşmanı ezip geçmenizi
sağlıyor. Ama rüzgâr size karşıysa işler sizin için kötü. Deniz
savaşlarının grafikleri çok etkileyici olmuş. Dünya haritasından birden
deniz savaşlarına geçince, sanki başka bir oyuna geçmiş gibi
hissediyorsunuz. Normalde toplar otomatik olarak ateş ediyor.
Ama oyuncunun onları yönlendirme şansı da var. Geminin sağ ya da sol
tarafındaki toplar menüden seçilebiliyor. İlk tıklamada toplar tam
olarak doluyor ikincisindeyse ateş ediyor. Geminin yanında gözüken
vuruş açısına düşman gemisi girdiği zaman bu şekilde ateş edince büyük
hasar alıyor. Tabii ki tüm bunlar bir görsel efekt şöleni. Top
yağmuruna tutulan gemilerden, tahtalar etrafa saçılıyor, insanlar
denize düşüyor, yangınlar çıkıyor. Gemilerde üç tane cephane var.
Klasik top güllesiyle gemilerin gövdesine zarar verip onları
batırabiliyorsunuz. Ayrıca çivili mermi ile düşmanın tayfasına zarar
veriyor zincirli toplarla da gemilerinin direklerini kırıp onları
kımıldayamaz hale getirmek olası. Çeşitli formasyonlarla düşmanın
üzerinde baskı kurmak mümkün. Ayrıca demir atma özelliğiyle yeni hatlar
oluşturup düşmanı abluka altına alabilirsiniz. Gemi savaşları ayrı bir
yetenek ve stratejik deha gerektiriyor. Oyunun yapay zekâsı bazen
saçmalasa da genelde gemi savaşlarında bayağı uğraştırıyor. Düşman
gemilerine yeterince zarar verince batmaya başlıyorlar. Bu da ayrı bir
görsel şölen haline gelmiş. Batan gemideki tayfalar korkuyla sağa sola
kaçışıyor, denize atlıyor ya da geminin yüksek yerlerine çıkıp
boğulmaktan kurtulmaya çalışıyorlar. Gemi yanarken yavaş yavaş denizin
soğuk sularına gömülmeye başlıyor. Ancak düşmanı yenmek için tek
seçenek onları yok etmek değil. Düşman gemisine çıkıp onu ele geçirmek
de mümkün. Düşman gemisini ele geçir tuşuna basınca, ilk önce kontrol
ettiğimiz gemi düşman gemisine yaklaşıyor. Tayfalar geminin yan
tarafına doluşuyorlar, karşı gemiye bir kanca atılıyor ve tayfalar tüm
güçleriyle iplere asılın gemiyi kendi tarafına çekiyorlar. Bu işlem de
bitince korsan filmlerinden alışık olduğumuz gemiden gemiye atlama ve
savaşma görüntüleri başlıyor. Bu görsel şölenden sonra düşman gemisi
ele geçiriliyor ve bizim kontrolümüze geçiyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kalem kılıçtan keskindir Empire
Total War, adeta bu sözden ilham alınarak yapılmış. Oyunda gelmiş
teknoloji ve diplomasi özellikleri var. Hem de diğer oyunlardan farklı
olarak her ikisi de hayati önem taşıyorlar. Artık kendi kabuğunda
oturup önüne geleni fetheden bir devlet değiliz. Dünya sürekli
değişiyor yeniliklerin ucu kaçtı mı yakalamak çok zor. Halk
yöneticilerini sorguluyor, memnun değillerse hükümetlere uyarı
mektupları geliyor. Tüm devletler yeni ticaret ve sömürgelerin peşinde.
Haliyle bu durumda Empire Total War'da ki esas amacımız, dünyayı
fethedip kârizma yapmak değil hayatta kalmak. Artık ekonomiyi
güçlendirmenin en iyi yolu savaşlar değil. Eskiden yeni topraklar
fethedince çıkan menüden tüm halkı katlet, onları bağışla ya da köle
yap gibi seçenekler çıkıyordu. Tüm halkı katledip yağma yapınca yüklüce
bir para kazanıyorduk. Özellikle, hiç işimize yaramayacak toprakları
yağmalayarak zengin olmak mümkündü. Artık fethettiğiniz yerlerden
sadece vergi alabiliyorsunuz. O da onları memnun ederseniz. Yoksa onu
da vermiyorlar. O yok bu yok peki nasıl para kazanacağız? Tabii ki
ticaret ile. Dünyayı dev bir Pazar gibi düşünün sizde oraya tezgâh
açmış bir satıcı. Güçlü bir ekonomi için düşmandı, dinsizdi, kıroydu
demeden kabul eden herkes ile ticaret anlaşmasına girmek büyük önem
taşıyor. Bu şekilde, yıllık geliriniz, iki üç kat daha artıyor.
Kısacası vergilerden daha kârlı bir iş yapıyorsunuz. Verimli
topraklarınız varsa yaşadınız. Ama eğer yoksa ne yapacaksınız? Tabii ki
teknoloji satacaksınız, hatta sıkışırsanız toprak. Seçtiğiniz ülkenin
konumu, tarihi, dost ve düşman ilişkileri yüzünden diğer ülkelerin
bakış açıları değişkenlik gösteriyor. Diplomasi menüsünde ana (major)
ve ufak (minor) devlet olmak üzere iki seçenek var. Bunlardan birini
seçince, çıkan yeni ekranda dünya devletlerinin size bakış açılarını
görüyorsunuz. Devletleri müzakereye girince çıkan yeni pencerede şunlar
var. Ticaret anlaşması yap, müttefik ol, para anlaşması, koruyucusu ol,
toprak işleri. Duruma göre de anlaşmaları bozma seçenekleri var. Bir
ülke eğer size iyi bakmıyorsa onu yumuşatmanın yolları da var. Hediye
yollayınca çoğu ülke hemen yumuşuyor, kardeşimsin moduna giriyor. Tabii
ki bu güzel ilişkileri ticaret ve hatta müttefikle devam ettirmek en
iyi yol. Kısacası oyunda "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" mantığı
var. Hediyeler pahalandıkça devletlerin tav olması da artıyor. Ticaret
yollarını sömürerek bu işten alacağınız kâr daha da artıyor. Özellikle
ufak ülkelerin bazıları ticaret anlaşması karşılığında üstüne para bile
verebiliyorMüttefiklik eski oyunlarda olduğu gibi kağıt üzerinde
ve göstermelik değil. Savaşa girince müttefiklerinizi yardıma
çağırabiliyorsunuz. Tabii ki de onlar da çağırıyor. Yardıma gitmeyince,
iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler iyice gerilip bozuluyor.
Müttefikler sizi yardıma çağırınca iki seçenek çıkıyor karşımıza. Ya
onlara yardım etmek ya da vazgeçip müttefiklikten çekilmek. Tabii ki bu
müttefiklik ve savaş işleri büyük denge gerektiriyor. Eğer kârlı
ticaret yaptığınız bir ülkeyle savaşa girerse müttefikiniz, ya kârdan
vazgeçeceksiniz ya da arkanızı kollayacak birisinden. Dünya üzerindeki
prestijiniz arttıkça, anlaşma yapmak da kolaylaşıyor. Tabii diplomasi
yetenekleriniz yöneticinizle doğru orantıda. İyi ilişkileri olan bir
yönetici geldiği zaman o, ölmeden yeteneklerini sömürmeye bakın. Sıra
geldi oyunun en büyük yeniliklerinden birine yani teknoloji gelişimi.
Bu işi ülkenizdeki üniversiteler sayesinde yapıyorsunuz. Ne kadar
fazlalarsa o kadar iyi. Teknoloji menüsünde dev bir gelişim ağacı var.
Daha önce Age of Empires ve türevlerinde bu tarz gelişimlere alışıktık.
Ancak ETW bu daha çok RPG oyunlarındaki yetenek puanları gibi olmuş.
Her teknolojinin bir gelişim yılı var. Hepsinin de açtığı yeni
teknolojik yollar var. Oyunda teknoloji o kadar önemli ki,
gelişmezseniz bir süre sonra bina bile yapamıyorsunuz. Çünkü bir süre
sonra binalarda teknolojik işaretlerin çıktığı kilitler oluşuyor.
Ekonomik, savaş ve fikir alanınca araştırmalar yapmak mümkün. Eğer
ülkenize birçok eğitim merkezi açarsanız, aynı anda birçok araştırma
yapmak da mümkün. Aksi takdirde tek eğitim merkezinde tek gelişim
yapılıyor. Teknolojik gelişmeleri hızlandırmak için, filozofları
kullanmak mümkün. Filozoflar araştırma yapılan şehirleri götürünce,
yetenekleri doğrultusunda oradaki araştırmaları etkiliyorlar. Tabii ki
teknoloji geliştirmek için yıllarca beklemek zorunda değilsiniz. Diğer
devletlerden teknoloji satın alma ya da değiş tokuş etme imkânı da var.
Ancak çoğu devlet bunun için çok uğraştırıyor. Teknolojik gelişmeler
oyundaki stratejilerden birisi. Hatta en önemlisi de diyebiliriz.
Yaptığınız araştırmaları satarak önemli kazançlar elde edebiliyoruz.
Ayrıca düşmanınızla savaşan ülkelere ücretsiz teknoloji de
verebilirsiniz. Böylece düşman size gelene kadar diğer ülkelerde bayağı
bir yıpranır. Teknolojik gelişme menüsünde usta olmak için ise tecrübe
lazım. Deneme yanılma yöntemiyle, hepsini deneyip en etkili gelişme
türünü bulabilirsiniz. Amerika Birleşip Devletlerinin ortaya çıkışıyla
birlikte dünya siyasetinin bayağı etkileneceğini söyleyebilirim.
Ülkenize güçlü bir düşman saldırınca, etrafınızdaki büyük küçük tüm
devletler pay koparmak için size saldırıyorlar. O yüzden ya sağlam
müttefikler edinin ya da sınırlara bol bol asker yığın.
Kadı'nın kızıGelelim
oyunun eksilerine. Sanırım oyuncuları en çok isyan ettiği konu grafik
sorunları ve ETW�nin her sistemde düzgün çalışmaması. Resmi ağızlardan
çıkan bilgiye göre oyun Shader 3.0 desteğiyle yapıldığı için, Shader
2.0 kartlarda sorun çıkartıyor. Kısacası Shader 2.0 kartınız varsa,
ciddi bir yama gelene kadar, nedensiz çöküşler ve takılmalar
yaşayacaksınız. Oyunun ana haritası, kara savaşları ve deniz savaşları
ayrı ayrı efektler kullandığı için, hepsinde farklı sorunlar
çıkabiliyor. Mesela kara savaşlarında hiç sorununuz yokken, deniz
savaşlarında takılmalar ya da çökmeler olabiliyor. Ya da sadece ana
menüde çökmeler yaşanabiliyor. Birçok oyuncu bu çökmelerden bayağı dert
yanıyor. Ben şahsen bu tarz sorunlar yaşamadım. Ancak yine de
insanların bu tepkisini dile getirmek istedim. Fakat daha önceki
tecrübelerimden Creative Assembly'in bu soruna çözüm bulacağına
inanıyorum. Çünkü oyuncuyu dinleyen ve teknik desteklerini esirgemeyen
bir firma Bu sefer neredeyse her şeyi sıfırdan kodlanmış bir oyun
yapmaya çalışmışlar. 15 GB'lık dev boyutu ve içeriğindeki birçok ufak
detay nedeniyle bu tarz hatalar normal. Ancak oyuncuların isyan etmesi
de normal. Eminim ki kısa sürede sorunları çözen bir patch gelecektir.
Savaş alanlarında bazı grafiksel saçmalamalar hem can sıkıyor hem de
güldürüyor. Askerler tüfeklerindeki barutu sıkıştırmak için,
ellerindeki çubuğa namluya sokmaya çalışıyorlar. Ama bazı askerler bu
işlemi namlu yerine havaya yapmayı tercih ediyor. Bunlar herhalde
gözleri iyi görmeyen askerler. Ya da kaytarmak için yapıyorlar, her
türlü askerliklerinin yanacağı kesin. Özellikle binaları ele geçirme ya
da duvara tırmanma sırasında, askerler beleş bir şey dağıtılıyor gibi
bir birlerini eziyorlar. Bir anda ortaya belediye otobüsü manzarası
çıkıyor. Sesler güzel, özellikle Türkçe dublaj ama Osmanlı askerleri
üzerine tıklanınca "Padişahım çok yaşa" diye bağırabilirlerdi. Son anda
Osmanlı birimleri üzerinde yapılan değişiklikler biraz can sıkıcı.
Osmanlı oyunda önemli olsa da daha düzgün yansıtılabilirdi. Osmanlı
askerlerinin cesaretleri ırk özelliği olarak + bonusla başlayabilirdi.
Aynı şekilde gemi savaşlarına verilen önem, biraz da kara savaşlarına
verilse, Total War sevenlerin alışık olduğu kıran kırana ortam devam
edebilirdi
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Diplomasi
konusuna gelince, her ne kadar çok detaylı olsa da yine de bu tarz bir
oyun için eksiklikler mevcut. Mesela devletler arasında kız alıp verme
gibi özellikler yok. Tarihte barış ve güç kazanmak için en iyi yöntemdi
bu. Rakip ülkelere ajan sokup yöneticileri hakkında önemli bilgiler
alınabilir. Her yöneticinin bir dünya olumsuz özelliği var. Bu olumsuz
özellikler kullanılıp rakip liderler psikolojik olarak çökertilebilir.
Mesela kadınlara düşkün bir lidere kadın yollayabiliriz. Kadın onu
kendine bağlar ya da yavaş yavaş zehirler. Tarihte bu da çok görülen
bir şeydir. Halkın etkisi daha büyük olabilirdi. Halk gazete çıkartıp,
başımızı daha çok ağrıtabilirdi. Böylece oyun daha gerçekçi bir sosyal
ortamda geçerdi. Ayrıca tehdit ve zorla iş yaptırma, politik olarak her
olaydan bir fırsat çıkartma gibi özellikler de olmalıydı. Mesela
limanını abluka altına alıp da ekonomisini baltaladığınız devletleri
tehdit edip, vergiye bağlayabilir ya da onlardan toprak
kopartabilirdik. Oyunu oynarken aklıma gelen bu istekleri daha
sayfalarca devam ettirebiliriz. Umarım bundan sonraki diğer Total War
oyunlarında, bu tarz detaylar da eklenir. ETW'nin yapay zekâsında bazı
sorunlar var. Bazen düşman askerleri ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Empire Total War ile birlikte, seri yeni bir döneme de girmiş oldu.
Artık tüfeklerin ve teknolojik gelişmelerin önemli olduğu bir çağdayız.
Bundan sonraki oyunlarda yapımcılar ileri mi gidecek yoksa tekrar kılıç
kalkan dövüşlerine mi dönecek bilmiyoruz. Ancak ortada 1.Dünya
Savaşı'nda geçecek bir Total War yapılacağına dair dedikodular da
dolaşıyor. Creative Assembly bilmediği sularda dolaşmayı çok istiyor
ancak kaza geçirip gemilerini batırabilirler de. Serinin eski
hayranları için biraz garip olsa da Empire Total War en iyi strateji
oyunlarından bir tanesi. Alıştıktan sonra oyun strateji severlere büyük
zevkler verecek. Ayrıca ülkemizde yeterince oyun satarlarsa belki de
bir gün Ottoman Total War çıkartacaklarının ufak sinyallerini de almış
olduk. Etkileyici müzik ve ses efektleriyle birlikte, ETW her strateji
severin denemesi gereken bir oyun. Ancak her sistemde çalışmama sorunu
nedeniyle, bir süre beklemek isteyebilirsiniz.