Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 Atatürk Nasıl Öldürüldü?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:30

...::: ATATÜRK NASIL ÖLDÜRÜLDÜ :::...


Bölüm 1
Atatürk fani hayata veda edip gidiyor, herkes ellerini kavuşturmuş, büyük bir acz içinde duruyor, kimsenin elinden bir şey gelmiyordu...
İşte son fotoğraflarından birisi sol altta, Ekim 1938 'de Atatürk'ün isteğiyle çekilmiştir.
Atatürk artık karaciğersiz bir insan gibi büzüşmüş, karnı davul büyüklüğünde seyir etmişti. Bazı günler Yatına giderdi bir çocuk mutlu olmayı beklercesine oda orada öylece yatar ve içinden '' keşke iyileşsem '' der gibiydi..

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Atatürk'ün yanında onlarca emir kolu vardı. Atatürk'ün tek dayanakları onlardı. Kimse yanına koyulmazdı. Doktorları Atatürk'ü iyileştirmek için ellerinden geleni yapmışlardı...
Atatürk'ü geç teşhisten yolcu eden doktorlardan bahsediyoruz...
Ama onlarında ellerinden bir şey gelmiyordu. Belki de onu yolcu edenler doktorlar değildi?
Belki de Atatürk siroz denen o mendebur hastalıktan ölmemişti? İşte olay burada başlıyor ya!


Atatürk'ün Doktorları...
Atatürkün tedavisinde sorumlu olan doktorlar müdavi ve müşavir olmak kaydıyla 2 çeşite ayrılıyordu. Müdavi doktorları Prof Dr. Neşet Ömer İrdelp, Prof Dr. Nigad Reşad Belgerdi. Müşavir doktorlarıda 5 hekimden oluşmaktaydı. Müdavi hekimler Atatürkün sağlık durumunu zamanı zamanına takip edenlerdi. Müşavirler ise Gerekli zamanlarda tedavi eden hekimlerdi.
Atatürk'ün Hastalığı...
Atatürk 1916 yılında Akciğer iltihabıyla yatağa düşüyor, 1918'de böbrek rahatsızlığıyla hastalanıyor, 1919'da Şişlideki evinde kulak ragatsızlığı baş gösteriyor. 1921 yılında Atatürkün sol yanağında çıban çıkıyor. 1921 yılında Ata binerken 3 kaburgası kırılıyor. 1923 yılında bilindiği gibi ufak - tefek kalp rahatsızlıkları geçiriyor. 1936 Kasım ayında üşütme olayı geçiriyor. Asıl öldürücü hastalık 1936 Sonunda başlıyor...
Son dokuz saat... Koca bir tarih göçüyor bu diyardan...
10 Kasım 1938 Perşembe saat: 00:05'te sonda ile 140 cc'lik idrar boşaltıldı. Saat 02,00'de yarım balon oksijen verildi. Saat 02,45'te 1.cc'lik Huile de Camphree şırınga edildi. Saat 3,30'da koltuk altından ateşi alındı(Ateşi normaldi) Aralıklarla oksijen verimi devam etti. Saat 06,25'te solunum yüzeyselleşti ve hırıltı azaldı. Saat 07,45'te 37,7 cc, nabız 124 olarak kaydedildi. Saat 8.00 glikozlu serum verildi. Saat 8.00'i geçerken Atatürk'ün yüzü daha da soldu. Sapsarı oldu. Ve birden gırtlağından '' Hi, Hi, Hi...'' diye sesler çıkmaya başladı. Bu sırada oradaki doktorlardan Kamil Berk gözleri yaşlı ve eli karyolaya dayalı olarak diğer elindeki ıslatılmış pamukla Atatürkün ağzına su verme çabasındaydı. Prof. Dr. Süreyya Hidayet ile Dr. Abravaya Marmaralı, tabanla ilgili refleksleri kontrol etmektedit. Saat: 8,05'te 1 cc Huile Camphree ve 500 cc glikozlu serum yapıldı. Saat: 08,25'te toplar damar için 1/8mgr ouabaine şırınga edildi. Saat 8,30 da 500 cclik glikozlu serum tekrarlandı. Saat 09,00... Nabız 130... soluk alıp verme 34...Atatürkün gözleri kapalı göğsü sık sık inip çıkmakta. Başta bulunduğu oda olmak üzere, bütün dolmabahçe sarayı derin bir sessizlik içinde...
Saat 09,05, Atatürk birden gözlerini açtı, başını sert bir hareketle sağ tarafa çevirdikten sonra tekrar önceki durumuna getirdi. Son nöbet defterine şu yazıldı:
Saat: 09,05 vefat etmişlerdir...
Hastalığın teşhisi nasıl yapıldı? Kim yaptı?
Atatürke ilk teşhisi koyan Prof. Dr. Nihat Reşat Belgerdir.
''Atatürk geceyi teram oteldeki apartmanında geçirdi. Ertesi sabah otelde, kendine mahsus olarak yaptırılan banyo dairesine girdi ve beni çağırdılar. Şikayetlerini bana bildirdi. Kaşıntıya çare bulmasını istiyordu''
Doktor Atatürkü teşhis eder. Atatürk ''kaşınıyı buldunuzmu nedir?'' diye sorar. Doktor, evet efendim. Kaşıntınızın tek nedeni karaciğer rahatsızlığıdır. Karaciğeriniz sertleşmiş ve biraz büyümüştür. Atatürk birden şaşkına döndü..Ama ne çare...Her doktor farklı teşhis koyuyordu. Kimine göre ise Karınca ısırmasıdır...
Atatürk, gerçekten alkole bağlı sirozdan mı ölmüştür?
Bu konudaki en büyük eksiklik Atatürk otopsisinin yapılmamaış olmasıdır. Uzun yıllar görev yapan doktorlar bile bunun alkoldenmi olduğunu kestiremiyorlardı.
Atatürk'ün ölümüne yönelik iftiralar tümüyle deli saçmasıdır. Diğer iftira, yalan, uydurmalarında olduğu gibi ciddiye alınacak yanı yoktur.
Biz, ana amaç olarak, bu saçmalıklara yanıt vermeyi değil, sözü edilen konularda bilgilendirmeyi esas alıyoruz. Kişiler; doğrularla, gerçeklerle donatılsın ki bu saçmalara kapılmasın diyoruz. Atatürk tarafından bedava kazanç yolları kapatılan din tacirlerinin tabanı haline gelinmesin istiyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:30

Bölüm 2
Atatürk'ün Ölümü Alkolden mi? (Bu bölüm diğerlerine oranla daha detaylıdır. Lütfen sıkılmadan okuyunuz)
Atatürk düşmanları, Atatürk'ün ölümünü alkole bağlarlar, içki içtiği için siroz hastalığına tutulduğunu ve içkiden öldüğünü işlerler. Amaçları; İslam dinine göre içilmemesi gereken alkollü içkiyi Atatürk'ün içtiğini, dolayısıyla iyi insan olmadığına ve sonucunda da bunun karşılığını ölümle bulunduğuna inandırmak, böylece Atatürk düşmanlığı yaratabilmektir.
Dinden geçinenler Atatürk düşmanlığı yaratmak için, O'nun ölümünü bu şekilde işlerlerken, diğer yurttaşlar da bilgi eksikliğinden ve bu konunun yeterince işlenmemesinden dolayı, genelde bu şekilde; Atatürk alkolden ölmüştür şeklinde; bilirler. Bu nedenle, konunun ayrıntılı ele alınması ihtiyacı vardır.
Atatürk'ün ölüm sebebi, otopsi yapılmasına gerek olmadığına yönelik düzenlenen raporda şöyle belirtilir:
"... Atatürk'ün vefatına sebep olan müzmin karaciğer hastalığı 'cirrhose ascitogene' tabii seyrinde devam ederek karaciğer büyük kifayetsizliğine bağlı derin koma ile husule geldiği ittifakla tesbit edilmiş(tir)..."(karın içinde sıvı, asit toplanması)
Ölüm raporunda ise hastalığın teşhisi şöyledir:
"... hastalığın bir 'hepatite sclerocongestive ethylique' olduğu tesbit edilmiştir..."(alkolle ilişkili karaciğer iltihabı)
Birinci raporda ölümün "cirrhose ascitogene" (karın içinde sıvı, asit toplanması)'ndan meydana geldiği; ikinci raporda da hastalığın "hepatite sclerocongestive ethylique" (alkolle ilişkili karaciğer iltihabı) olduğu belirtilmektedir. İkinci raporda siroz hastalığı alkolle ilişkilendirilmektedir. Ölüm raporunda böyle denilince, ölümün alkolle ilişkilendirilmesi yaygın kanı haline gelmiştir. Oysa bugün, tıbbın ulaştığı düzey içinde, konunun uzmanları, biobsi yapılmadan, bazı tıbbi tahliller yapılmadan böyle bir kanıya varılamayacağı görüşündedirler. Ayrıca siroz, alkolden de olmuş olabilir, sirozu meydana getiren diğer nedenlerle de olmuş olabilir; bugün bu konuda kesin bir yargıya varmak mümkün değildir; bir karar spekülasyon olur; kanısındadırlar.
Atatürk'e biopsi yapılmamış, otopsi de yapılmamıştır. Sirozun nedenini belirlemek için bugün gerekli görülen tahliller o günlerde bilinmemektedir.
O halde sirozu alkole bağlama, tamamen, siroz konusundaki genel bilgiden ve Atatürk'ün alkol almasından yola çıkılarak yapılan varsayımdan kaynaklanmaktadır. Yani tıbbi bir sonuç değildir, sadece gerekli tıbbi tahliller yapılmadan varılan bir sanıdır.
Bunun bir sanı olduğunu, karar olmadığını, bu konuda ölümünden önce de değişik görüşlerin ortaya çıkmış olduğunu, 3 Ağustos 1938 tarihli bir konsültasyon raporunda görüyoruz. Raporun konuyla ilgili maddeleri:
"1. Atatürk'te bir siroz vardır. Asit yapmış, biraz süb-ikter (gözde sarılık) meydana getirmiştir.
2. Bunun esaslı nedeni alkoldür.
3. Evvelden Atatürk'ün çektiği malaryanın (sıtma, ki Atatürk 2 kez sıtma geçirir) bir tesiri olmadığını katiyetle (kesinlikle) söylemek mümkün değildir...
6... Eppinger'in (yabancı doktor), hepatit sirozu cay-ı sualdir (tartışmaya değerdir)"
Görüldüğü gibi sadece bir raporda sirozun nedeni üzerine 3 ayrı görüş var. Birinci görüş alkolden, ikinci görüş sıtmadan, üçüncü görüş hepatit virüslerinden.
Atatürk'ün hastalığını konu alan kaynakların incelenmesinden, Türk doktorlarının sirozu alkole bağladıkları, yabancı doktorların ise konuya farklı yaklaştıkları görülmektedir. Yabancı doktorların iki ayrı yaklaşımını 3 Ağustos 1938 tarihli konsültasyon raporunda gördük. Şimdi bir başkasını verelim.
Atatürk'ün muayene ve tedavisi için dört kez getirilen Fransız Prof. Dr. Fissenger ise şöyle diyor:
"Bu hastalığın sırf içkiden geldiği yolundaki düşünce doğru değildir. Benim, Fas, Tunus ve Cezayir'den gelen birçok müslüman hastalarım var ki, ömürlerinde ağızlarına herhangi ispirtolu bir içki koymamışlardır Dolayısıyla hastalığın daha başka ve önemli sebepleri olduğunu kabul etmek lazımdır. Bence bunlar arasında özellikle dengesiz beslenme tarzı ve devamlı kabızlık gibi sebepler başlı başına yer tutmaktadırlar"
Bu açıklamadan sonra daha önce üç olan siroz nedeni aynı hasta için 4'e çıkıyor; alkol, sıtma, hepatit virüslerinin yanına bir de dengesiz beslenme ekleniyor.
Hastalık nedeni bunlardan hangisi veya hangileridir? Bu konuda zamanında bir tıbbi inceleme yapılmadığı için bugün söylenecek her şey havada kalacaktır. Tıbbi bir dayanağı olmayacaktır. Bu nedenle ölüm raporunda,sirozun alkolle ilişkilendirilmesini bir varsayım olarak görmüştük.
Klinik tanı alanındaki bu belirsizlikler nedeniyle Atatürk gibi bir kişiye, ölümünden sonra otopsi yapılarak kesin bir teşhis konmaması, bugün bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzdeki tıp, karaciğer sirozunun pek çok nedeninin yanında başlıca sebebinin dengesiz beslenme olduğunu ve alkollü içkilerin, o da bazı hastalarda, sadece hastalığı hızlandırdığını ortaya koymuştur.
Bu bilgiler doğrultusunda konuyu irdeleyelim. Atatürk'ün siroz hastalığına sebep olarak gösterilen dört ayrı nedenin dördü de Atatürk'te vardır.
Sıtma: İki kez sıtmaya tutulur. Biri çocukluğunda, biri Mayıs 1919'da Samsun'da.
Hepatit virüsleri: Daha çok diş tedavisi sırasında kapıldığı bilinir. Atatürk; birçok diş tedavisi yaptırmış, diş çektirmiş, üç altın diş taktırmış ve sonunda üst damak protezi yaptırmış, bir kişidir. Bunların birisinde hepatit virüsü kapma olasılığı, o günkü koşulları düşündüğümüzde çok yüksektir.
Dengesiz beslenme: Atatürk, askeri yaşamında özellikle 12 yıllık savaş ortamındaki yaşamında bulduğunu yemiş ve buldukça yemiştir. Cumhurbaşkanlığı döneminde de disiplinli yemek düzeni yoktur. Sabah kahvaltısı yapmaz, yalnız bir kahve ile sigara içer. Öğleyin çoğu kez yemek yerine sadece bir dilim ekmekle ayran veya limonata içer. Akşam yemeğini düzenli yer. Ancak dengeli beslenmiş olduğunu söylemek zordur.
Alkollü içki: İçki içer. Gündüz içmez, akşam sofralarında küçük rakının (35 cl.) yarısını içer, sürekli içici değildir, ciddi konuların görüşüleceği sofralarda ve önemli devlet işlerinin yürütüldüğü günlerde içmez.
Bu durumda siroz nedeni bunlardan hangisidir? Sıtma mı, hepatit virüsleri mi, dengesiz beslenme mi, alkol mü? Yoksa dördü de birden mi? Bugün için sirozun gerçek nedenine ulaşmak pek mümkün görülmüyor.
Dolayısıyla Atatürk'ün ölümü alkolden olmuştur demek doğru değildir, gerçekçi değildir. Atatürk'ün ölümü sirozdandır ama siroz nedeni alkol değildir. Nedenini bir tıp adamının görüşü ile açıklamayalım.
Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün Görüşü:
Prof. Dr. Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü'nün son baskısında, konumuzla ilgili bilinmeyen bir raporu ortaya çıkarır ve orijinalini de verir. Rapor 08 Eylül 1938 tarihli; Dr. Nihat Reşat Belger, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Prof. Dr. Fiessinger tarafından düzenlenmiştir.
Prof. Dr. Kocatürk, raporda iki cümleye dikkat çeker ve bir tıp adamı olarak bunların yorumunu yapar.
Raporda ön plana çıkarılan cümleler:
"... Bu vakada 'Laennec' tipinde bir skleröz hepatit söz konusu olamaz. Fakat söz konusu olan 'Hanot ve Gilbert' tipinde bir hipertrofi şeklidir."
"Prof. Dr. Fiessinger söz konusu rapora ayrıca şu notu koymuştur:
'Teşhis, Mart ayında formüle edilen teşhistir: Hepatite Sclereuse hypertrophique, type Hanot et Gilbert'."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:32

Civalıların damara şırıngalarında ventrikül fibrilasyonları ile ölüm vak’ası kaydedildi.
Bilhassa bu yoldan verildiği zaman,kalp üzerine olan fena tesiri elektrokardiyogram da ritim ve iletim bozuklukları ile kendini gösterir. Diğer bir takım toksik belirtileri,Civalı diüretiklerin husule getirdikleri şiddetli diürez ve tuz kaybı neticesi olarak meydana gelen elektrolit muvazenesi bozulmasından ileri gelir. Bu hallerde sodyum kaybına (depletion of Sodium) ait belirtiler; ZAFİYET,BULANTI, KUSMA,ADELE KRAPLARI, KARIN KOLİKLERİ,APATİ UYUKLAMA,DELİR, NİHAYET KOMA DA ÖLÜM görülür. Dıjıtalin tedavisinde bulunan yaygın ödemli bir hasta da dijıtal mobilizasyonu ile birden ölüm,nadir de olsa görülebilir. İşte bu kadar tehlikeli olan ilacı 3 Ağustos 1938 tarihinde yapılan konsültasyondan sonra hazırlanan raporun “Tedavi kısmında şöyle geçmektedir: “ a-Asiti Salyrgan şırıngalarıyla giderilmeye çalışılmalıdır. b-2-3 defa dan sonra Ponksiyon yapılacaktır.Salyrgan’dan evvel chloryre d’ammonium’la hazırlanmalıdır.” Yine Fransız doktor Fissinger’ın karşı olmasına rağmen. “ c- Oubaine şırıngaları (Kalbi güçlendirecek iğneler) yapılacaktır.” Bu vücuttaki asidin atılmasına dair verdiğimiz cıvalı diüretiklerin yanında birde karından ponksiyon yapılması yani su alınması da gündeme gelmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:32

ATATÜRK SİYASİ BİR SUİKAST SONUCU MU ÖLDÜRÜLDÜ? Maalesef Atatürk siyasi bir suikast sonucu öldürülmüştür! Bununla ilgili ipuçlarına baktığımızda karşımıza pek çok delil çıkmaktadır.Bunlardan ilki,1 Ağustos 1948 tarihli ve 685 sayılı Yunan Komünist halk Cumhuriyeti,E.L.D’nin Erkani Harbiye organı “Halkın sesi”,Laiki foni gazetesinde,Bulgar Yahudilerinden 33 dereceli Farmason Avram Benaroyas’ın yazısında; “Mefkûremizi imha edici darbe vuranların âkıbeti, feci şartlar altında ölümdür. Türkiye’nin mağrur Sarı Diktatörü Mustafa Kemal Atatürk, 10 Ekim 1935 tarihinde Ankara’da Çankaya köşkünde Doktor Mim Kemal Öke’ye hitaben, ‘Mason cemiyetinin faaliyetini inkılâplarıma muarı z gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz ve diriltmeye teşebbüs etmeyiniz” demişti. Diğer bir Yunan basınında çıkan yazı da ise,Halk cephesi,Laiko Metopa gazetesinde,1-2-3-4-5 Eylül 1949 tarihli yazı Apostolos Grazos kalemiyle neşredilmiştir.Bu yazıda ise; “Filistin Siyon kolonilerini meydana getirmek için, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçaladık. Bundan sonra yapılması elzem olan, ikinci, üçüncü ve dördüncü vazifeler geliyor ve bunları seri olarak tatbik etmek isteniyordu ki ; Doktor Abravaya ve Fissenger cidden bu işte fedakarâne çalıştılar. Bazı Avrupalı tıp dahileri, siroz mütehassısları, Sarı liderin hastalığı ile meşgul olmak istediklerini bildirmişlerse de; Türkiye’deki mukaddes üçgenimizin meydana getirdiği muhkem mevki ve selâhiyetlerini cemiyetimize muhalif olanlara Sarı liderin tedavisinde vazife vermemekle bize pek âlâ ispat ettiler. Sarı liderin ölümü bir gün meselesi hâline gelmişti. Onun ölümünden her suretle istifade etmeliydik.” Burada dikkat çekilen konular Türkiye’de faaliyet gösteren Masonların Atatürk’ün emriyle cemiyetlerini kapatmaları,kurulması uzun yıllardan beri belirli bir program dahilinde yürütülen İsrail Devletinin kurulma aşamasını anlatmakta. Öncelikli olarak Masonluk ve Masonların Atatürk ile olan ilişkilerine bakmak gerektir.Atatürk’ün çevresinde yer alanların büyük bir çoğunluğunun mason cemiyetine üye olduklarını izlemekteyiz.Aslında Masonların Atatürklede ciddi bir sorunları yok gibi gözükmektedir.Ya da öyle gözükmektedir.Konuyu daha iyi anlaya bilmek için granda’nın aktardıklarına bakmak gerekiyor; “...Adliye vekili Mahmut Esat (Bozkurt) Karşıyaka’daki Mason Cemiyetinin camlarını tabancayla tuzla buz ettirmiş.Galiba iki el ateş edilmiş Cemiyet üyeleri korku içindeler”Salih Bozok’un bu sözlerinin ardından öfkelenen Atatürk bir süre sofrada bulunanların Masonluk üzerine yaptıkları konuşmayı sessizce dinledikten sonra, “Bir zamanlar bende Mason olmuştum” sözleri masada derin bir sessizlik oluşmasına neden oldu. Atatürk burada locaya nasıl girdiğini ve yaşadıklarını anlatır.Bu sohbetten bir zaman sonra tekrar kurulan bir sofra da bulunan ,Masonların Büyük Üstadı ,Mim Kemal Öke’ye Atatürk dönerek “ Kemal Bey,Şimdi sıra sizin,Bize Masonluğu anlatacaksınız.Önce söyleyiniz masonluğun prensipleri nelerdir?”diye sordu. Mim Kemal tek tek anlattıktan sonra Atatürk; “Peki,anlaşıldı.Reisiniz kim”diye sorduğunda,Mim kemal kimsenin söylemeğe cesaret edemediği şu sözleri söyledi; “Memlekette barış ve huzur isteyen ve bütün dünyaya seslenerek bu idealin gerçekleştirilmesine çalışan zatı devletleridir”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:32

Atatürk’ün birden kaşları çatıldı.Sesinin tonunu sertleştirerek;
“Ben Mason Cemiyetine girmem.Başkalarının yaptığı prensiplere değil ancak kendi prensiplerime uyarım.(Granda,293-296) Bu sözlerin ardından Mason cemiyetinin kapatıldığı anlaşılmaktadır.Ama bu Yunan basınında farklı tarihlerde yayınlanan haberler dikkate alınarak “katiller şunlardır”dır demek bugün için mümkün değildir.Öyle ki Agoni de biyografileri verilen doktorlar (sayfa 33’den 50’ye ) hedef gösterilerek gerçek suçluların ortaya çıkmasına engel teşkil edecektir. Diğer bir konuda 1933 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Amerika Genel Kurmay Başkanı Mc Artur’a bizzat Atatürk tarafından ikinci Dünya savaşının tüm cepheleri anlatılmış olması onun beklenilen bu savaşta olmasını istemeyenlerin mevcudiyetini ortaya çıkarmaktadır.Ya da şöyle bir soru atacak olursak.Atatürk’ün sağlığı yerinde bulunduğu bir zamanda ikinci Dünya savaşı çıkar mıydı? Atatürk’ün vefatına ilişkin,neden-sonuç ilişkisine baktığımızda şu ilginç olayla da karşılaşmaktayız ki bu İsrail Devletinin kurulmasıdır.İkinci Dünya savaşının hemen ardında , Filistin topraklarında kurulan İsrail Devleti,İkinci Abdülhamit’in karşı çıktığı gibi Atatürk’ünde karşı olduğu bir durumdur. Nitekim Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlüğü 20 Ağustos 1937 tarih ve5476/7/1/K SAYI numarası ve dahiliye Vekili Şükrü Kaya imzası ile Başvekalet yüksek makamına gönderilen tercüme metnin baş tarafında şöyle bir ifade var "Türkçe Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, Kemal Atatürk''ün Türkiye Millet Meclisinde irad etmiş olduğu bir nutuktan bahsediyor.
Aşağıdaki satırlar bu nutkun Filistin''e taalluk eden kısmından alınmıştır" Bu ifadeden; Bombay Chronick Gazetesi''nin, Gazi''nin nutkunu Hâkimiyet-i Milliye''den iktibas ettiği anlaşılıyor.” Demektedir.
Metin aynen şöyle: Beyanat 27 Temmuz 1937 tarihli Bombay Chronick Gazetesi''nde "Filistin''e el sürülemez Kemal Paşa Avrupa''ya ihtar ediyor! Türkler mukaddes topraklarda yabancı hâkimiyetine tahammül etmeyeceklerdir" başlıkları altında yayınlanmış.
"Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip, bu sözde istiklâl kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayan-ı teessüftür. Kemal Atatürk'', Filistin’in, Arabistan’a vuku bulacak harekâtın merkezini teşkil ettiği takdirde bura Araplarına yapılacak herhangi bir fenalığa Türklerin de tahammül edemeyeceğini söylemektedir. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez.Biz vakıa birkaç sene Araplar''dan uzak kaldık.Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyet'in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mâni olacağız.Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik.Fakat bu ithamlara rağmen Hazret-i Peygamber'in son arzusuna yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.Cedlerimizin Selahattin'in idaresi altında uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz.Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur." İşte bu nutuk ve Atatürk''ün, hemen hemen tamamı İngiliz işgali altında bulunan İslam dünyasının istiklâliyle ilgisidir ki, İngiltere kralı 8.Edwartın Gazi''nin ayağına gelmesini sağlamıştır.Atatürk’ün bu sözleri söylediği tarihe dikkat edecek olursak,1937’nin Ağustos ayıdır.Buna da bir tesadüf müdür gözüyle bakmamız gerekiyor?
SONUÇ (Siyasi Suikast adlı kitabın sonucunda yazılır)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:32

Mustafa Kemal Atatürk,fenni raporlarına geçtiği şekliyle ,”Alkole bağlı sirozdan ölmüştür” demek çok büyük bir hata olur.Prof.Dr.Neş’et Ömer ,Atatürk’ün vefatından sonra yaptığı bir açıklamada, “Atatürk’ün hastalığı rakıdan mı idi?bunu kat’i olarak kestirmek mümkün değildir.” Demekte.Atatürk’ün devamlı süratte hastalığı iki şekilde sınırlandıra biliriz.Bunlar Böbrek iltihabı ve Sıtma hastalığıdır.Bu konu da yazılar ve açıklamalarda bulunan Dr. Aytekin Ertuğrul,Atatürk’ün vefatını,Alkole bağlı siroz olmayıp,Sıtmaya bağlı siroz olduğunu ileri sürmüştür. Agoni isimli kitabımıza koyduğumuz belgelerden birisi olan ilaç listesinde de sıklıkla kinin ilacın alınmış olması bu dönemde sıtma hastalığına karşı kullanılan bu ilacın Atatürk’e de kullanılması Atatürk’ün,Sıtmaya bağlı siroz hastası olduğunu ortaya koymaktadır.Ama bu hastalık Atatürk’ün vefatına neden teşkil etmez.
Atatürk’ün vefatında etkili olan bir ilaçtır ki bugün Dünya Sağlık Örgütünün yasakladığı cıvalı ilaçlardır.Bu ilaçlardan birisi olanda SALYGRAN isimli ilaçtır.Atatürk’ün tedavisi amacıyla 3 Ağustos’tan,27 Eylül tarihine kadar verilen bu ilacın yan tesirleri bilinmiş olması ve etkilerinin direk böbrek üzerinde bulunması ki Atatürk Böbrek hastasıdır.Konunun uzmanları bu konuda gerekli açıklamaları yapacakları düşünülerek ayrıntıya girmiyorum.Ama litarütürlere 10 gün içinde kesin ölüm getiren bu ilacın ne amaçla kullanıldığının aydınlatılmaya muhtaç olduğunu görmekteyim.Doğaldır ki bir milletin kaderini yeni baştan yazan Mustafa Kemal Atatürk,sadece Türk Milletinin değil,bağımsızlık mücadelesi vermekte olan tüm milletlerin doğal lideri olmuş ve bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir.Böylesine büyük bir deha’nın bu şekilde “Siyasi suikast”sonucu kaybedilmesi gerçekten kabulü çok zor ve anlaşılmaz olabilir.Ama tarih boyunca İlahi dinleri yaymakla sorumlu Peygamberlerin bile öldürüldüklerini düşündüğümüzde konu aydınlığa kavuşmaktadır.Maalesef ölen bir bedeni diriltmek mümkün olmuyor.Fakat Atatürk’ün 1923’ten , 1938 tarihine kadar çizdiği ilke ve Programların bileşkesi olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ içinde asırlardır barındırdığı ve kıyamete dek de anaların bağrında yetişecek olan Türk gençliği Atatürk’ün takipçisi olmaya ant içmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:32

"Atatürk'ümüz milletini kurtarmak ve çağdaş uygarlığa götürmek için cepheden cepheye koşarken iki defa yakalandığı sıtma hastalığından ve tedavisi için kullanılan ilaçların bir komplikasyonu olan Banti Sendromu’ndan ölmüştür. Yoksa bazı doktorlar tarafından uydurulan alkolik sirozdan ölmemiştir."
"Alkol içmeye bağlı siroz olması riski en az 10 - 15 yıl günde rakı biriminde 3 bardak ve her gün içilmesi koşuluyla olabilir. Oysa Atatürk bu sıklıkla ve sürede içmiyordu. Ülkemizde çok daha fazla alkol tüketilmekle birlikte alkole bağlı siroz hemen hemen sıfıra yakındır."
Atatürk’e konulan alkole bağlı karaciğer sirozu teşhisinin, o dönem elde bakteriyolojik veriler olmadan konulduğunu, sirozda sıtmanın da etkili olduğunu söyledi. (Milliyet)

Opr. Dr. Aytekin Ertuğrul'un bu konuda yaptığı doktora tezi vardır. Orada Atatürk’e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk’e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı “kinin” yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı azamlarından doktor Mim Kemal’dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar’ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona’da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı’na götürülmüştü.
Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi. Mason locaları 1935’de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason milletvekilleri vardı. “Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım…” denir ve kabul edilir. Arkasından Yeşilay icad edilir, tarih kitaplarına da böyle girer…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
Admin
Administrator
Administrator
Admin


Cinsiyet : Erkek
Nerden : http://twitter.com/ErenAlg
Yaş : 38
Mesaj Sayısı : 13679
Başarı : 1482582
Rep Gücü : 7771

Atatürk Nasıl Öldürüldü? Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk Nasıl Öldürüldü?   Atatürk Nasıl Öldürüldü? I_icon_minitime12/3/2009, 20:33

Sansasyon yaratan uydurmalar...

* Ölümü çok içki içmesindenmiş (!)
* Ölürken iman etme teşebbüsü de pek işe yaramamış, ebediyen cehennemlik olmuş (!)
* Ölüm saati olan 09.05 tamamen uydurmaymış (!)
* Öldükten sonra, Hristiyanlık dini gereği elbiseler giydirilerek tabuta konmuş (!)
* Ölürken cenaze namazı kılınmasını istememiş (!) ve cenaze namazı kılınmamış (!)
* Katafalkın önünden geçen bazı vatandaşların belgesellerde, fotoğraflarda görülen ağlamaları, üzüntüden değil, zorla getirilmeleri sırasında Jandarmanın vurduğu dipçik acısındanmış (!)
* Gömülürken toprak bile kabul etmemiş (!)
* ''Kemal'' ismi kemale ereceği düşünülerek verilmiş (!)
* Diktatör, Dinsiz, İmansız, Komünist denilmesinde mahsur yokmuş (!)

Gerçekler
-


Atatürk'ün Ölümü Alkolden Değildir!
- Saat 09.05'te Vefat Etmiştir!
- Cenaze Namazı Kılınmıştır!
- Kefen İle Tabuta Konmuştur!
- ''Kemal'' ismi öğretmeni tarafından verilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.pvpserverler.org
 
Atatürk Nasıl Öldürüldü?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Metin2 Private Serverler, Metin2 Private Serverlar :: Pvpserverler Forum Aktüel :: Atatürk Köşesi-
Buraya geçin: