Nasreddin Hoca
bir ara lokanta işletir. Bir gün lokantaya bilgin kılıklı iki adam
gelir. Masalardan birine oturup gönüllerince yiyip içerler. Sıra 3
akçelik hesabı ödemeye gelince:
-Hoca efendi, siz de bilirsiniz
ki, insan denilen mahluk ölür, ama ruhu daima yaşar. Okumuş yazmış bir
adam olarak, malumunuz ki, ruh ölmeyip vücuttan vücuda geçer. Buna göre
bizim ruhumuz bin iki yüz sene sonra tekrar dünyaya gelecektir. Yiyip
içteklerimizin borcunu o zaman öderiz. Anlaştık mı, derler.
Nasrettin Hoca istifini bozmadan karşılık verir:
-Tabi bilmez miyim, öyledir muhakkak. O zaman bin iki yüz sene sonra ödersiniz borcunuzu.
Adamlar Nasreddin Hoca yı kandırdıklarını zannederler. Tam dükkandan çıkacakları vakit Hoca adamların yakasına yapışır ve:
-Efendiler sizin bana on akçe borcunuz var, der.
Adamlar şaşkınlıkla:
-Hocam bin iki yüz sene sonra ödeyeceğiz dedik ya, deyince, Hoca adamların ahmaklıklarını yüzüne vururcasına:
-Yahu
siz ne kadar unutkan adamlarsınız! Siz üç yüz sene evvel yine buraya
gelmiş, yiyip içmiş aynı sözleri söylemiştiniz. İşte üç yüz sene geçti
ve borcunuzu ödeme zamanı geldi. Şimdi çıkarın bakalım paraları, der ve
adamlardan 10 akçesini alır..