[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ygarlık
tarihinin "Kolonileşme" sayfasındayız bu kez. Kral'ın isteklerinden
bunalmış ,artık Kral'ın yüzüğünü öpmeyen bir lider arzu eden Avrupa
halkı kolonilerini bağımsızlığına kavuşturma misyonu, klasikler
arasında yerini almış Civilization 4 serisinin dördüncü oyunu olan
Civilization 4:Colonization ile tekrar ekranlarımızda. Ancak bir
milleti prangalarından kurtarmak hiç sanıldığı kadar da kolay değil.
Sid
Meier'in 1994 yılındaki oyunu Colonization'da olduğu gibi 4 Avrupalı
devletten birini seçerek oyunuza ilk adımı atıyoruz. Kolonimiz için
sekiz farklı liderden birini seçiyoruz ve kendimizi açık bir denizde
küçük bir gemi ve yanımızda bulunan bir yada iki kolonist ile
buluyoruz. Böylelikle 1492 yılında başlayıp 1792 yılına kadar sürecek
ve bağımsızlık savaşıyla sonuçlanacak süreç başlamış oluyor. Bu süre
içerisinde kolonimizi olabildiğince genişletecek,kimi zaman sevecen,
kimi zaman sinir bozucu davranan "yerliler" ile ticaret yapacak,
Avrupa'dan kolonicileri yeni dünya"ya taşıyacak, tüm bunların en sonunda kral'ın askerlerine
direnecek("kral herşeyi alır" geleneğine son verecek) ve sonunda
üzerimizde ağırlık olarak duran vergilerden kurtularak bağımsız bir
devlete kavuşacağız. Oyunun tek kazanma şartı olarak bu amacı
gerçekleştirmemiz gerekiyor. Belki tarihin bize gösterdiği "Onüç
Koloni" birleşmesini yaşayamasakta, Avrupa'da işsizlik ve vergilerden
yorulan halkın bağımsızlık mücadelesini ve hızlı yükselişine tanıklık
edeceğiz.
Yeni oyunumuzun ismi her ne kadar Civilization
4:Colonization olsa da tamamen yeni bir oyunla karşı karşıyayız. Oyunu
oynamak için bu oyunu tek başına almanız yeterli. Oyunumuz klasikler
arasında yer alan ilk Colonization oyunuyla aynı temelde ilerlesede
Civilization 4'ten de çok fazla özellik almış durumda. Adeta klasik
Colonization oyunu, Civilization 4 grafik motoruyla sentezlenmiş bir
halde. Serinin diğer oyunlarını oynayanlar için oyunun arayüzünün biraz
değişikliğe uğradığını söyleyebilirim. Daha esnek çizgilerin
kullanıldığı arayüz göze hitap eden bir değişiklik olmuş.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Colonization'u
oynamaya başlanılan ilk anda,Civ4 serisine gelen bir ek paket gibi bir
havaya girilsede menüyü geçip oyuna girildikten kısa bir süre sonra
farklı bir oyun oynayacağınızı hissediyorsunuz. Oyunun başında 4 Avrupalı devletin
(İspanya,İngiltere,Fransa,Birleşik Hollanda) 2 farklı yöneticisinden
birini seçebiliyoruz. Bir gemi ve bir kaç kolonist ile "yeni dünya"da
yeni düzeni kurmak için okyanusun ortasında oyuna başlıyoruz. Biraz
ilerleyip yeni dünyayı keşfediyoruz ve adaya basmamızla ilk şehrimizi
kuruyoruz. Çok kısa zamanda ada sakinleri yerliler ile diplomatik
ilişkilere bir giriş yapıyor hemen ardından ise Avrupa'nın diğer
kolonistleri ile ilerde sıkı bir ticaret yarışına dönüşecek
ilişkilerimiz başlıyor. Kolonimizin geleceği, içinde bulunacağımız
diplomatik ilişkiler, kolonimize katacağımız "kurucu babalar" , şehir
yönetimindeki başarımız doğrultusunda şekilleniyor. Oyun başında
seçilen lider ve milletin de oyunun genelinde belirleyeceğiniz strateji
açısından önemli bir yeri var. İngilizlerin göç bonusuna karşın
Hollondalıların ticaret bonusu olması oyuncuyu kolonisini geliştirme
yolunda izleyeceği stratejiyi çok yakından etkiliyor. Oyun başladığı
andan itibaren görülen yardım kutuları, oyunun en yeni özelliklerini
tamamen tanıttığı ve koloni gelişiminde nelere dikkat etmeniz
gerektiğini net bir şekilde açıkladığından tüm Civilization serisini
oynayan oyunculara dahi çok yardımcı olacaktır.
Kiss my ring!Yeni dünyada kendimize yer edindikten sonra
bir taraftan Avrupa'dan çeşitli kolonistleri taşıyacak diğer taraftan
kolonimizin ekonomisinin gelişimi için çalışacağız. Koloni halkımızda
oluşacak bağımsızlık hareketini doğrudan etkileyecek temelleri bunlar
oluşturuyor. Ekonomik dengeleri düzenleyen temelleri basitçe üç kısımda
inceleyebiliriz. Halkın ihtiyaçlarını karşılayan kaynaklar ki bunlar;
odun, yiyecek, iş malzemeleri vb. ürünler. Kolonimizin ticaret
temellerini oluşturan ve orta değerdeki hammaddeler ise pamuk, şeker,
tütün gibi yeni dünya'nın popüler maddeleri. Son olarak Avrupa
marketlerinde pahalı ürünler olan giyim ürünleri, sigara, içki gibi
işlenmiş ürünler. Eğer sağlam bir ekonomi oluşturmak istiyorsanız
ticaretin üzerine biraz eğilmeniz gerekiyor. Avrupa'ya hammadde satmak
karlı olsa da kimi zaman yerlilere satacağınız çok az miktar üründen
çok fazla para kazanmanız mümkün. Üretim faaliyetlerinin düzenini ise
şehirimize yakından baktığımızda karşılaştığımız arayüzü kullanarak
yapıyoruz. Avrupa'dan bize katılan kolonistlerimizi bu arayüz ile
istediğimiz kaynağa yönlendirip üretimimizi arttırıyoruz. Ya da şehir
merkezinde bulunan binalara yerleştirip hammaddeleri işliyoruz.
Hammadeleri işlemek için en verimli yol, işlenilecek hammadenin "uzman"
ını Avrupadan satın alarak kolonimize dahil etmek. Bu şekilde çok daha
fazla üretim yapabiliyorsunuz ancak bu "uzman"ların fiyatları oyun
başlarında biraz tuzlu gelebilir. Ekonomiye yapacağımız katkılar
bununla sınırlı değil. Şehirlere yapılacak liman sayesinde daha fazla
ürünü ithal ve ihraç edebilir,yapılacak kiliseler sayesinde dine bağlı
göçmenler için yeni dünya'yı bir cazibe merkezi haline
getirebilirsiniz. Şehre kuracağınız depolarda daha fazla hammadde ve
ürünü saklayabilir bu sayede şehirin ihtiyacının fazlası ürünleri
yerlilere ve avrupaya satarak ekonomik anlamda çağ atlayabilirsiniz.
Tüm bu ticari faaliyetleri gerçekleştirmek için öncelikli olarak bir
"wagon train"e ya da gemiye ihtiyacınız olacak. Bu birimler sayesinde
şehrinizde bulunan yukarıda bahsettiğim arayüz ile deponuzda fazla
fazla olan ürünleri devamlı olarak satacak bir ticaret yolu
kurabilirsiniz. Ticaret konusunda bir diğer yardımcılar olan "uzman"lar
ise ticaretin temelini oluşturan hammadde işleme konusunda çok
verimliler. Örneğin bir tütün uzmanı sayesinde yapılacak işlenmiş tütün
ürünlerinden çok fazla para kazanabilirsiniz. Diğer koloninistlerden
ayrıldıkları nokta da bu. Uzman olmayan diğer kolonistler adeta serbest
işçi gibiler çeşitli görevlerde kullanılabilirler.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Civilization
serisinin diğer oyunlarının aksine Colonization'da amacımız en çok
birimi üretip savaşa koşturmak değil. Hatta birim üretimi konusunda
sizin oyunda yapabilecekleriniz oldukça sınırlı. Üretebileceğimiz wagon
train ve cannon gibi birimleri bir tarafa bırakırsak kolonimiz yalnızca
fazla yiyecek üretimi olduğunda işçi üretebiliyor. Böyle olunca, her ne
kadar zaman zaman ücretsiz olarak verilen Avrupalı göçmenlerden
işgücünüzü sağlamaya çalışsanızda, para karşılığı Avrupadan alacağınız
göçmen ve diğer birimlere bel bağlamak durumunda kalıyorsunuz.
Koloninizin uzman'larından en önemsiz işçilerine kadar tüm işgücü
silahlanabiliyor. Tabii ki sahip olduğunuz sahip olduğunuz silah stoğu
doğrultusunda. "Revolution" menüsünden takip edebileceğiniz koloninizin
isyan hareketi artmaya başladığında silah depolarınızı kontrol etseniz
iyi olur çünkü savaşa az vakit kalmış demektir. İsyan hareketinin
oluşumundan bahsetmek gerekirse, isyan hareketinin temeli "özgürlük
çanları"na dayanıyor. Bunun üretimi sizin atayacağınız işçiler
sayesinde oluyor. Ayaklanma hareketinden önce yapacağınız her savaş
size kazanacağınızdan çok daha fazla pahalıya patlayacaktır. Diğer
koloniler ile savaşmak altın ve kaynak kazandırsa da ve hatta başka
kolonilere son versenizde hala bağımsızlığa kavuşma gibi bir misyonu
üstünüzden atmış olmuyorsunuz. Yapay zekaya karşı alınacak galibiyet
çok lezzet vermesede çoklu oyunda diğer oyuncuların kolonilerini saf
dışı etmek eğlenceli oluyor. Yerlilere karşı yapılacak bir savaştan ise
onların sahip oldukları zenginliklere sahip olabilirsiniz. Ancak bu
savaş yerlilerin sizin için yetiştirdiği uzman işçiler ve her
ziyaretinizde size verdikleri hediyelerin sonuna neden olacaktır. Zaten
oyun sizi savaştan çok, ticaretten para kazanma katsayınızı arttırıp
bağımsızlık savaşını başlatmaya doğru yönlendiriyor.
Kral herşeyi alır!Şu wagon oraya, şu göçmenler buraya,
şu incik boncuğu yerli arkadaşlara satalım, Kral'dan biraz silah alalım
derken bir de baktınız ki saatleriniz oyun başında geçmiş fakat henüz
bir askeri hareketlilik yok. Ancak bağımsızlık ilanının zamanı
geldiğini, omzunuza yüklenen vergi yükünden, Kral'ın durmadan para
isteyip bağımlılığınızı test etmesinden, ticarette çok iyi durumda
olduğunuzdan ve kasanızın altınla dolup taşmasından anlıyorsunuz. Ve
karar veriryorsunuz, ardından bağımsızlık bildirgesini duyuruyorsunuz.
Bundan sonra kopacak kıyamet için önceden hazır olmak zorundasınız.
Öncelik verdiğiniz ticaretin yerini birden askeri endişeler alıyor.
Çünkü karşınızda her zaman sizden kalabalık ve üstün bir ordu olacak.
Egemenliğin ilanının ardından sizi sindirmeye çalışan Kral'ın ordusu
harekete geçecek. Bağımsızlık savaşı sırasında ister monarşik bir
sistem seçip Avrupa ile ticarete devam edebilir ya da anayasal düzen
ile tam bağımsız devlet olduğunuzu, kendi ayaklarınız üstünde
durabileceğinizi gösterebilirsiniz. Her ne kadar güçlü olduğunuzu
göstermek istenizde bir anda şehirlerinizin etrafında biten Kral'ın
ordularından gerçekten kendinizi çaresiz hissediyorsunuz. Serinin diğer
oyunları gibi çeşitli bonuslara sahip olan askerleriniz taktiksel
olarak çok iyi yerleştirmeniz gerekiyor. Karşınızdaki düzenli ve
kalabalık orduyu adanızdan atmaya çalışırken bir süre sonra kendinizi
bir gerilla komutanı gibi hissedebilirsiniz. Ama siz tarihin yazacağı
bir lidersiniz bağımsızlık bildirgesini başarılı bir savaşla
bitirmelisiniz. Oyunun başka türlü bitmeside mümkün olmuyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bir
gemi ve birkaç umutsuz göçmenin başlattığı ve sizi saatlerce PC
başından kaldırmayan Colonization, seriyi takip eden oyuncular için ve
bir türlü Civilization serisine alışamayıp bu güzel seriden uzak kalan
PC oyuncuları için adeta ilaç gibi geldi. Hayranlar için her oyun ayrı
bir heyecan yaratırken , diğer oyuncular daima oyunun
anlaşılmazlığından yakınmışlardır. Colonization hem süre olarak daha
kısa hem de yönetim açısından birim azlığı sebebiyle oynanabilirliği
yüksek bir oyun. Seriyle ilk tanışacak oyuncular için iyi bir seçenek
olacaktır.
Oyunun incelemesinin tamammında sömürge yerine koloni
kelimesini tercih ettim. Bunun sebebi "yeni dünya" da 1400'lü yıllarda
yaşanan keşif hareketinin Avrupa devletlerinin diğer kıtalara yaptığı
sömürgecilikten farklı olmasıdır. Tepeden inme değil,aşağıdan yukarı
doğru bir yerleşme hareketidir buradaki kolonileşme. Ancak ne kadar
sömürgecilik demesemde Colonization oyununda köle sisteminin de
birazcık da olsa işlenmemesi oyunun tam olarak beklentilerimi
karşılayamamasına sebep oldu. Ek olarak Brazilya'lıların ataları
sayılan Portekiz'e oyunda yer verilmemesini de söyleyebilirim. Bu
eksileri bir kenara bırakırsak, oyunun bitirme şartı olarak bizden
istenen tam bağımsızlığa kavuşma misyonuda kesinlikle oyunun konseptine
uygun olmuş. Grafik motoru olarak kullanılan gamebryo motoruyla Civ 4
serisiyle tanıştık, alıştık ve Colonization'da yine karşılaştık. Zaman
zaman çileden çıkaran ticaret yolu kurma arayüzüne rağmen, yerlilere
incik boncuk satarak çok para kazandık, Kral'a baş kaldırdık, halkımız
için savaştık, kimi oyunda George Washington olduk ve dahası Oturan
Boğa ile ticari ilişkiler içerisine girdik ve bu bana çok keyif verdi.
Serinin takipçilerinin bu oyunu kaçırmayacaklarından eminim fakat eğer
sizde civilization bana göre değil diye düşünenlerdenseniz bu fikrinizi
Colonization değiştirebilir. Sizde tarihe farklı perspektiflerden
bakmak isterseniz bir Civilization 4:Colonization edinin ve keyfini
çıkarın!