[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ncaria'nın
damarlarından masmavi kan akıyordu dört düvele; göz kamaştırıcı,
ürkütücü, denizden ve gökten daha mavi bir kan. Doğa, yenildiğinden mi
hoşuna gittiğinden mi bilinmez, bağrına bastı masmavi damarları.
Canlılar ilk zamanlarda kaçınsalar da meraklarını ve güç arzularını
yenemeyip bu maddeyle etkileşime girdiler. Canlıların en bilgeleri olan
High Elf'ler şüphesiz ki bu konuda en ileriye gidebilmiş olanlardı.
Yaratılışından gelen kudreti ve High Elf bilgeliğiyle harmanlanan
Ancaria damarları son hâlini almıştı artık; "T-Energy", Ancaria'ya
yayılma evresini tamamlamıştı. Kısa sürede tüm Ancaria uygarlıklarının
bir parçası, savaşçılarının, emekçilerinin, büyücülerinin
teçhizatlarındaki parlayan güç simgesi olmuştu. Daha fazla güç, daha
fazla yıkım getirdi ve büyük savaş(Great War) Ancaria topraklarında
kaosa sebep oldu. Bu dengesizlikte ne iyilik ne de kötülük kârlı
çıkabilmişti, tek kârlı çıkan lanetin ve kutsanmışlığın simgesi
T-Energy idi. Bozulan dengeyi yerine getirme ya da dengesizliği lehine
çevirme amacıyla 6 yolcu doğadan Ancaria'ya sunuldu. Doğa, ebedi
dengesini bu yolcular arasında da bozmadı.Kimler okumalı, kimler oynamalı?Ünitelerin kendilerini geliştirebildikleri strateji oyunlarını
seviyorsanız kamera açılarındaki benzerlik ve basit oynanışı sebebiyle
ilginizi çekebilecek, RPG ile ilgiliyseniz "Bitireyim, elime mi
yapışır?!" deyip başına oturacağınız ya da oyunu oynamayacaksanız bile
sırf içerisinde kısa hikâyeler var diye incelemesine göz
atabileceğiniz, aksiyon - kes/biç(Hack'n Slash) türevi RPG seviyorsanız
mutlaka oynayacağınız, ilk oyunu çok beğenmiş ve Diablo serileri ile
karşılaştıracak kadar fanatizmine kapılmış iseniz oyundaki
karakterlerin hepsini deneyip en az 2 tanesiyle oyunu bitirdikten sonra
set dizilimi fantezileriniz için bol bol açıp ego tatmini yapacağınız
bir oyun sizleri bekliyor. İlk oyunu oynamışsanız "İlk oyunu
oynamayanlar için..." şeklinde başlayan paragraflara göz atmamanız,
hikâyelerden hoşlanmıyorsanız karakter başlıklarının ilk paragraflarını
atlamanız tavsiye olunur. İncelemeyi okumayı düşünmüyor, sadece puanı
ve değerlendirmeyi merak ediyorsanız da (zaten bu kısmı da okumazsınız
o zaman) son sayfayı açıp incelemenin geri kalanındakilerden kendinizi
mahrum edebilirsiniz. Hikâye ağırlıklı ve rehber niteliğindeki yazımız,
bu kategoriler dışında kalan arkadaşlar için oldukça sıkıcı olma
potansiyeline sahiptir.
İyilik için manastırın kutsanmış prensesi Fallen Angel: Seraphim yola çıktı."Yeryüzünün
meleği, ışıl ışıl gözleri ve güzelliğiyle attığı her adımda iyiliğin
tohumlarını ekiyordu topraklara. Daha birkaç gün önce manastırdan yola
çıkmış, gözlerini kapattığı bunca zaman boyunca neler olup bittiğinin
kanıtlarına şaşkınlıkla bakıyordu. Her taraftan yeryüzüne çıkmış
masmavi karanlık güç, iyiliğin topraklarında hüküm sürüyordu. İnsanlar
ve doğa da durumu kabullenmiş, onu doğanın bir kanunu gibi
görüyorlardı. Seraphim bu maviliği kendisine benzetiyordu. Güzelliği
göz kamaştırsa da düşmanları için bir ölüm meleğinden farksızdı.
Cezalandırma vakti geldiğinde iyiliğin adaletini gözünü kırpmadan
uygulamaktan çekinmezdi. T-Energy lanetti, kara büyüydü onun için;
iyilik olsa hissederdi çünkü. Saflıkla yoğrulmuş teni, iyiliğin
havuzundan çıkarılmış ruhu bu karanlığı herkesten daha net
görebiliyordu. Düşünmeyi bıraktı, parıldayan gözlerini düşmanına dikti;
biraz sonra ölecek düşmanına olan merhamet hislerini tamamen silerek
bir hamlede silahını çekti. Saniyeler içinde pervasızca tekrar yürümeye
koyulmuştu..."[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Seraphim,
Ancaria'nın en eski canlılarından birisi olmasının yanı sıra, oyunun
isminde geçen "Fallen Angel" tamlamasının da gerçek sahibi. Oyundaki
amacı Ancaria'yı kaostan korumak olan karakterimiz iyiliği temsil
ediyor ve Campaign of Light senaryosunda yer alabiliyor. Nitekim oyunda
da iyi ve kötü yönlü senaryo bağlamında "Campaign of Light" ve
"Campaign of Shadows" senaryoları mevcut. Karakterler yönelimlerine
göre bu senaryolardan ve seçtikleri senaryoya göre kendilerine özel
güçler sağlayan tanrılardan birisini seçmek durumundalar. Seraphim de
Lumen(iyilik tanrısı), Forens(bilgelik tanrıçası), Kybele(doğa
tanrıçası) tanrılarından birisini seçebiliyor. Tanrıların
açıklamalarına ve güçlerine "Resimli İnceleme" bölümünden göz
atabilirsiniz.Uzmanlık alanına baktığımızda yakın dövüş ve
kutsanmış büyülere eğilimli olduğunu görüyoruz. İlk oyundan
hatırlayacağımız savaş sanatları(Combat Arts) bu oyunda da karşımızda.
Bu savaş sanatlarını öldürdüğümüz düşmanlardan, görevlerden ya da
kutulardan buluyoruz. Başka karakter sınıflarına uygun olanları da
saklamakta fayda var çünkü belli sayıda farklı sınıf savaş sanatını
birleştirerek kendimize uygun savaş sanatları edinebilme olanağımız
var. Aynı savaş sanatını yeniden bulup kullandığımız zaman o savaş
sanatının seviyesi yükseliyor. Seraphim, Exalted Warrior, Celestial
Magic ve Severed Technology isimli savaş sanatı kategorilerine(Aspects)
sahip. Önceki oyuna göre farklı olan taraf, savaş sanatlarımızın
seviyelerinin yükseltilmelerinin yanında geliştirilebilme
seçeneklerinin de olması. Her savaş sanatı 3 kademe geliştirilebiliyor.
Bu geliştirmeleri yapabilmemiz için geliştireceğimiz savaş sanatının
kategorisinin geliştirme puanı kazanması gerekli. Bu puanları da o
kategorinin gereksinim duyduğu yetenekleri(Skill) arttırarak
kazanıyoruz. Örnek olarak, Exalted Warrior Focus yeteneğine her puan
verdiğimizde Exalted Warrior savaş sanatı kategorisinin gereksinim
duyduğu yeteneklerden birisi olduğu için o kategori bir miktar
gelişiyor. Bu gelişme oranına savaş sanatları bölmesinden
bakabiliyoruz. Gerekli gelişme oranına ulaşınca "1" gelişme puanı
alıyoruz ve o kategorideki savaş sanatlarımızdan birisini geliştirme
seçeneği veriliyor. Bu geliştirme bazen mevcut özelliklerinde artış
bazense yeni özellikler ekleme şeklinde oluyor. Geliştirme yapacağımız
zaman karşımıza 2 seçenek çıkıyor ve birisini seçerek diğer
geliştirmeden kalıcı olarak vazgeçmiş bulunuyoruz; bu yüzden dikkatli
karar vermek lazım.
Yeteneklerden bu kadar bahsetmişken seviye
atlama olayını önceki oyunu oynamamış olanlar için de özet geçelim:
Yaptığımız görevler ve öldürdüğümüz yaratıklar sonucunda kazandığımız
deneyimler belli bir miktara ulaşınca seviye atlıyoruz. Seviye
atladığımız zaman güç(Strength), el çabukluğu / ustalık(Dexterity),
dayanıklılık(Stamina), zekâ(Intelligence), zindelik(Vitality), irade
gücü(Willpower) özelliklerimizden birisini "1" arttırma seçeneğimiz
oluyor. Biz seviye atladıkça karakterimizin türevine göre (savaşçı /
büyücü / yakın dövüş / mesafeli dövüş vs.) bu değerler kendiliğinden
artıyor ancak 1 arttırma seçeneği bize bırakılıyor. Bu değerler
karakterimizin hasar miktarı, isabet oranı, fiziksel ve element / büyü
/ zehir tabanlı hasarlara karşı dayanıklılığı, sağlık miktarı gibi
özelliklerini etkiliyor. Saldırı(Attack) ve savunma(Defense) değerleri
de isabet, daha fazla hasar verme, daha az hasar alma, saldırıdan
kaçınma gibi oranlarımızı etkilemekte. Zırh(Armor) değeri hasara karşı
direkt olarak dayanıklılığımızı ifade ederken büyü tabanlı saldırı ve
savunma oranlarımızı Spell Resistance / Spell Intensity bölmesinde
görebiliyoruz. Savaş sanatlarımızın hasar miktarını da yine aynı
bölmede görmek mümkün. Saldırı, savunma, büyü tabanlı saldırı, büyü
dayanıklılığı, zırh kısımlarının yanlarında bulunan renkli parametreler
de büyü, element, zehir, fizik tabanlı saldırı ve savunmalarımızı ifade
ediyorlar.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Seviye
atladıktan sonra ayrıca yeteneklerimize dağıtmak ya da yeni yetenekler
öğrenmek için yetenek puanları alıyoruz. Yeni yetenekleri 2, 3, 5, 8,
12, 18, 25, 35, 50 ve 65 seviyelerine geldiğimizde öğrenebiliyoruz.
Ayrıca yeteneklerimiz 75. seviyeye geldiğimizde "Mastery" hâllerine
dönüştürülüp etkileri hatrı sayılır oranda arttırılabiliyor. Toplam 12
adet yetenek geliştirebiliyoruz; alabileceğimiz yetenekler
karakterimizin yapısına göre şekilleniyor. Alabileceğimiz yetenekler
sınırlı olduğu için daha en başta seçeceğimiz yeteneklere karar
vermemiz gerekli. Bazı yetenekleri edinebilmek için yeteneğin bulunduğu
kategorideki yeteneklere belli puan dağıtmış olmak gerekiyor. Örneğin
çift elle silah kullanımı(Dual Wielding) için yakın savaş
kategorisindeki yeteneklerden birine ya da birkaçına toplamda 5 puan
dağıtmak gerekiyor. Daha sonra bu yeteneği öğrenebiliyoruz. Tabii bu
yetenek bahsettiğimiz gibi her karakterde bulunmuyor. Bu kısıtlamaların
güzel olduğunu söyleyebilirim çünkü kısıtlamalar sayesinde birçok
karakter türevi ortaya çıkartabiliyoruz. Savaş, büyü, binicilik ve
hatta ticaret ağırlıklı karakterler yaratmamız bile mümkün.
Binicilik
demişken binekleri unutmayalım. İlk oyundan hatırladığımız atlar, bu
oyunda da mevcut. Tabii bineğin özelliklerine göre belli bir
birinicilik yeteneği gerekiyor. Bu oyunda ek olarak karakterlere özel
binekler de verilmiş. Bu binekleri yine "Resimli İnceleme" bölümümüzden
görebilirsiniz. Seraphim'in özel bineği Sabertooth, çoğumuzun tahmin
edeceği üzere oldukça tehlikeli bir yırtıcı. Karizma bir binek olduğunu
ve Seraphim'in güzelliğine ayrı bir vahşilik(!) kattığını
söyleyebiliriz.
Bilgelik ve adalet için Thylysium büyücüsü High Elf yola çıktı. "...Ancaria'nın
bilgeleri için bile T-Energy büyük bir sır olma özelliğini
korumaktaydı. Canlıların T-Energy'nin akıl erdirilemez gücünün çok az
bir kısmını kullandıkları aşikârdı. Bu güç artık büyülere bile
karışmıştı; büyücüler yeni bir element gibi kullanmaya niyetliydiler bu
kudreti. Oysa ki High Elf biliyordu, esas güç kaynaktaydı. Tüm
elementlere hükmedecek bir güç, bilgeliğin sınırlarını aşmasını
sağlayacak bir güç onu bekliyordu. Bir tarafta bilgiye olan açlığı,
diğer tarafta güç tutkusu ile sonunun gelip gelmeyeceğini bilmediği
ancak iyilik ve kötülük arasında seçim yapmasının gerekeceğinden emin
olduğu bir serüvene başlayacaktı. Son kez dönüp arkasına baktı ve
Thylysium'a gözleriyle veda etti..." High Elf, doğası
gereği bilgelik ve büyünün kudretiyle donatılmış, Thylysium�un büyü
akademisinin duvarları arasında en eski büyüleri öğrenmiş, bilinmeyenin
sınırlarını çözmek üzere yola çıkmış bir karakter. Büyü gücünü ve
bilgeliğini takip ettiği yol doğrultusunda kullanıyor. Önünde Campaign
of Light ve Campaign of Shadows yolları onu beklerken seçim hakkı
kendisine bırakılmış. 2 yolda da bilgeliğin sınırlarını zorlaması,
gücüne güç katması mümkün. Campaign of Light'ı seçerse Ker(şer
tanrıçası), Campaign of Shadows yolunda ilerlemeye karar verirse
Lumen(iyilik tanrısı) hizmet edeceği ve yardım alacağı tanrılar
listesinde bulunmuyor; tıpkı diğer seçme hakkı bulunan karakterlerdeki
gibi.
Savaş sanatlarına baktığımızda Arrant Pyromancer,
Mystic Stormite ve Delphic Arcania kategorilerine sahip olduğunu
görüyoruz. Alan ve hedef tabanlı büyüler yapabilmesinin yanında
yenilenmesi(Regeneration Time) uzun süren ölümcül büyülere ve az hasar
veren seri büyülere sahip. Savaş sanatlarının yenilenme sürelerine
önceki oyunu oynamamış arkadaşlar için değinecek olursak, bu oyunda
büyü enerjisi(Mana) yok. Bu oyunda savaş sanatlarının yenilenme, tekrar
yapılabilme süreleri var. İlk oyunda bu o kadar problem olmasa da bu
oyunda büyük bir sorun hâline gelebiliyor. Giysi ve silahlarınızdan
kullandığınız savaş sanatlarına kadar her şey savaş sanatlarınızın
yenilenme sürelerine etki eder durumda. Eşya ekranında savaş
sanatlarınızın yenilenme sürelerindeki yüzde gecikmeyi görebilirsiniz.
"Resimli İnceleme" bölümünde bu gösterge mevcut. Ayrıca savaş
sanatlarımızda güçlendirici(Buff) savaş sanatları da bulunuyor ve bu
savaş sanatlarını kullandığımızda süreleri bitmiyor, biz de-aktif
etmedikçe kalıcı olarak bize yardımcı oluyorlar. Ancak her şeyin bir
bedeli var, değil mi? Bu savaş sanatlarını kullandığımız zaman savaş
sanatlarımızın yenilenme süreleri hatrı sayılır miktarda artıyor
maalesef. Önümüze hâl böyleyken 2 yol çıkıyor; ya savaş sanatlarımıza
ağırlık verip güçlendirici savaş sanatlarını çok gerekli olmadıkça
kullanmayacağız ya da güçlendirici savaş sanatlarına yüklenip pata küte
dalacağız. Tabii High Elf gibi büyü gücüne dayalı bir karakterde savaş
sanatlarına ağırlık vermemek saçmalık olur, ikinci tercihi bu karakter
sınıfı için duymazdan geliyoruz.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] High
Elf'in özel bineği Wind Serpent, ejderha benzeri bir görünüme sahip
olsa da onun kadar vahşi olmayan ancak güçleriyle de kesinlikle altta
kalmayan bir yaratık.
Doğayı korumak için usta Elf avcısı Dryad ormanın derinliklerinden yola çıktı. "...Bozulan
dengenin yıkımı şüphesiz ki en fazla ormanın ruhunu etkilemişti.
Ormanın usta avcısı Dryad, doğanın Elf'lere bahşettiği büyüleri ve bir
canlının sahip olabileceği en kusursuz nişancılık yeteneğiyle yola
koyuldu. Karşısına çıkan yolda ya iyiliğin ya da kötülüğün yolunda
ilerleyecek; doğayı korumak ve intikam almak arasında seçim yapmak
zorunda kalacaktı. Yolculuğun zor olacağını biliyordu; dışarısı orman
gibi değildi ve saklanacak pek fazla yeri olmayacaktı. Yine de doğanın
yok olmasına, esir alınmasına izin veremezdi. Ormanın kalbinde
tanrılara yalvardı, sırtına ok ve yayını geçirip ormandan ayrıldı..." Dryad, doğa büyüleri ve mesafeli savaş konusunda uzman bir savaşçı. İki
senaryoyu da aynen High Elf'te olduğu gibi seçebiliyor, dolayısıyla
tanrı seçimleri de yine aynı şekilde. Savaş sanatlarına baktığımızda,
Capricious Hunter, Cabalistic Voodoo, Nature Weaver kategorileri ile
karşılaşıyoruz. Doğa büyüleri deyince sadece uysal büyüler akla
gelmesin, bildiğimiz üzere doğadaki her varlığın koruma mekanizması
vardır. Dryad da bir Elf nişancılığıyla kurbanlarını avlarken bir şaman
edasıyla onlara lanetler yağdırabiliyor. Bu nedenle küçümsenmemesi
gereken orijinal bir karakter olmuş.
Dryad'ın özel bineği
kendisiyle gerçekten uyumlu görünen Monitör Lizard. Hızlı ve Dryad'ın
nişan almasına zorlaştırmayacak şekilde sarsılmadan, yere yakın hareket
etmesi onu mesafeli saldırılarda kullanışlı hâle getiriyor.
T-Energy'yi korumak için mavi damarların arasından Temple Guardian yola çıktı."...Doğadan
sunulan her şeyin bir bedeli vardır. Bazen bu bedel sunulan güce denk
ve zıt yönlü başka bir gücün sunulmasıdır. Yıllardır yer altında
bekleyen bir gücü tetikleyen canlılar, bir kazı esnasında Temple
Guardian'ın yeryüzüne çıkmasına sebebiyet verdiler. T-Energy'yi
korumaya kendisini adamış bu Cyborg, T-Energy'nin irade kazandığının
bir kanıtıydı. Bir elinde T-Energy şaheseri mesafe silahı, diğer elinde
her türlü yakın mesafe silahını kullanma becerisiyle yeryüzüne
sunulmuştu. Bütün kargaşanın arkasındaki yapı olan Ulu Makine'nin
(Great Machine) bir parçası olan irade sahibi yaratık, T-Energy'nin
kontrol edilmesini engellemek, onu korumakla yükümlüydü. Artık her
tarafa yayılmış olan T-Energy kanallarından yeniden hayat buldu ve
gücün kaynağına doğru yola koyuldu..."Tüm T-Energy karşıtı
ya da T-Energy'yi kontrol etmek isteyen karakterlere karşılık,
T-Energy'yi koruma ve kontrol etmek isteyenlerden kurtarma rolünü de
üstlenebiliyoruz. Diğer karakterlerin aksine T-Energy hizmetimize
veriliyor, onun koruyucusu olduğumuz için sürekli gücünden
faydalanabiliyoruz. Daha önce bahsettiğimiz gibi karakterimizin bir eli
yaratılışı gereği mesafeli saldırı yaparken diğer eli de silah
kullanmasına yarıyor. Karakterimiz yine iyi ve kötü yönlü senaryolarda
rol alabiliyor; tanrı seçimleri de yine seçtiği senaryoya göre
ayarlanıyor. Devout Guardian, Lost Fusion, Source Warden savaş sanatı
kategorilerine sahip olan karakterimiz, mesafeli ve yakın dövüş
konusunda uzmanlığa sahip. Yetenekleri bu uzmanlıklar çerçevesinde
belirleniyor.
Özel bineği ise kendisi gibi mekaniğin nimetlerinden
faydalanan Mobiculum adında yuvarlak bir araç. Yakıştıklarını söylemek
mümkün.
Karakterimizin silah kullanma tarzından bahsetmişken
oyundaki eşya düzenine de göz atalım. Oyunda bol miktarda eşya, bu
eşyalardan eklenti yapılabilenlere takılabilen özel taşlar ve ilk
oyundan farklı olarak Relic adını verdiğimiz, ekranın sol altındaki
sekmeden karakterimizin üzerine 3 adet alabildiğimiz yetenek, zırh gibi
özellikler veren taşlar bulunuyor. Bu taşlar özellikle
binicilik(Riding), pazarlık(Bargaining) gibi yeteneklerimize verdikleri
puanlarla büyük yardım sağlıyorlar. Silahlarımızın türevlerine göre ek
özelliklerinden faydalanmak için kullandığımız silah türevinin
yeteneğini öğrenmiş olmamız gerekiyor. Zırhlarımızdaki ek özelliklerden
faydalanmak için de yine zırh yeteneğini edinmiş olmamız gerekli.
Oyundaki eşya setleri arttırılmış, ender bulunan(Rare, Unique)
eşyaların da sayılarında gözle görülür bir artış olmuş. Bildiğimiz gibi
aynı setin parçalarını giydikçe daha fazla ek özellik kazanıyoruz.
Oyundaki eşyalara ek olarak kendi sitesinden yeni eşyalar, binekler
indirme hizmeti de sunuluyor. Tabii bu indirilebilir içeriklerin belli
ücretleri var. Oyundaki iksirleri de ilk oyunu oynamamış olanlar için
hatırlatırsak, zehir etkisini geçirici, sağlığımızı arttırıcı, savaş
sanatlarımızın hepsinin yenilenmelerini sağlayıcı, ölümsüz(Undead)
yaratıkların yeniden dirilmelerini engelleyici, belli süre için
kazandığımız deneyim miktarını arttırıcı gibi etkilere sahip iksirler
mevcut. Ayrıca bulduğumuz malzemelerden simyacılık(Alchemy) yeteneği
aracılığıyla iksirler yapabiliyoruz.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kasamız
ve eşya kutumuz da oldukça geniş. Yerdeki eşyaları oyunun
baştaki(Default) ayarlarında "Alt" tuşu ile görebiliyor ve tek tek
tıklayarak alabiliyoruz. Ayrıca yine oyunun baştaki ayarlarında "Q"
tuşu ile belirli bir alan içindeki tüm eşyaları alıyoruz. Yalnız
uyarmadı demeyin; yerdeki eşyalar 30 saniye içerisinde siliniyor. O
nedenle üstünüzdekileri satıp dönüşte yerdekileri almak gibi planlar
yapmamanız tavsiye olunur.
Dengenin sağlanması için ölüm ve yaşamın savaşçısı Shadow Warrior yola çıktı."...Gözleri
Seraphim'inki kadar parlak, bakışları Seraphim'in asla sahip
olamayacağı kadar ürkütücüydü. Teni de gölge kadar solgun, bakışlarına
nefret ve kızgınlık yerleşmiş gibiydi. Dengenin simgesiydi o; kendisine
sunulan bu "yarı yaşamda" doğruluğun mu yanlışlığından mı yolundan
gideceğine kendisi karar verecekti. Ölümü de yaşamı da görmüştü,
ikisini de iyi tanıyordu. Ölümü görmek ona elbette ki bazı ek güçler
kazandırmıştı. Zaten uzmanlık alanı olan savaşmak, çeşitli Necromancer
büyüleriyle donatılmıştı artık. İstediği zaman ölümsüz yardımcılarını
savaş alanına çağırabiliyor, rakibi olma şanssızlığına düşen her
canlıyı lanetliyordu. Dengesizlik sadece canlıları ve doğayı değil,
ölüleri de rahatsız etmişti belli ki. Acaba bu karanlık savaşçı ruhunu
huzura erdirdikten sonra duracak mıydı? Sürekli kafasını kurcalayan
soru işaretlerini bir yana bırakıp yürümeye devam etti..."Ölümsüz(Undead)
ırkından olan Shadow Warrior, yakın savaş uzmanlığına ve Death Warrior,
Malovalent Champion, Astral Lord savaş sanatı kategorilerine sahip. İyi
ve kötü yönlü senaryoları seçebildiği için tanrı seçimleri de Dryad,
Temple Guardian ve High Elf ile aynı. Savaş alanına kurbanlarının
ruhlarını ve yardımcılarını çağırması gibi ek özellikleri bulunan
savaşçı, karizmatik bir tasarıma sahip.
Irktan bahsetmişken oyunda
rastlayabileceğiniz birçok ırk olduğunu, oyunun türevi gereği öldürmek
ve ticaret dışında kendileriyle pek etkileşimde bulunmayacağınızı
hatırlatalım. Ana düşmanlar(Boss) da gayet güzel ayarlanmış ancak ileri
zorluklarda oynamadan kendileriyle mücadele ettiğinizi pek fazla
hissedemiyorsunuz. Eh, öldürecek çok düşman, gezecek çok yer
var. Gezecek bu kadar yer var ama haritamız kullanışlı mı acaba, bir
göz atalım. Haritanın görünümüne ve özelliklerine yine Resimli İnceleme
bölümünden bakabilirsiniz. Oyunun baştaki ayarlarında "M" hızlı
kullanım tuşu ile gelen haritamız oldukça büyük ve kullanışlı. Ana ve
yardımcı görevleri, yolları, köprüleri, yeniden canlanma taşlarını ve
geçitleri net olarak görebiliyorsunuz. Oyunun yine başlangıç
ayarlarında "Tab" tuşu ile gelen mini-harita da an an harita üzerindeki
hareketlerimizi kontrol etmemize olanak sağlıyor. Yeniden
canlanma(Resurrection) taşlarını aktif hâle getirdiğimiz zaman, ölürsek
ya da oyundan çıkıp yeniden girersek son aktif edilmiş yeniden canlanma
taşının yanında başlıyoruz. Tabii Hardcore zorluk seviyesinde
oynuyorsanız karakteriniz öldükten sonra oyuna devam edemiyorsunuz. Bu
aşamadayken normal zorluk seviyesinin yanında Silver ve Hardcore zorluk
seviyelerinde de oyuna başlayabileceğinizi hatırlatalım.
Geçitler(Portal) de diğer RPG oyunlarında olduğu gibi birbirleri
arasında geçiş yapma işlevi görüyorlar.
Karakterimizin özel
bineği Hellhound ve belki de oyundaki en hoş tasarıma sahip özel binek.
Çoğumuzun başka oyunlarda rastladığı bu devasa köpek, düşmanlara "Sizi
köpeklere yem edeceğim!" demenize olanak sağlıyor. Ara sıra dinlenip
düşmanlarla onun ilgilenmesini sağlamak eminim ki eğlenceli olacaktır.
Kötülük için Ancaria�nın kara büyücüsü Inquisitor yola çıktı."...Büyüsünün
ve bilgeliğinin karanlığı yakınındaki canlılarca bile hissediliyordu.
Acımasız ve gülmeyen yüzü düşmanlarının son hatırladığı şey oluyordu
genellikle. Kötülük uğruna yapmayacağı şey, elde etmeye kalkışmayacağı
güç yoktu. Nitekim şimdiki hedefi de T-Energy idi. Onu ve tüm
Ancaria'yı kötülüğün; kendisinin hizmetkârı yapmaktı tek amacı. Bir
savaşçı olabilirdi ancak ruhunda gizli olan karanlık kudretle
tanıştıktan sonra savaş yeteneklerini arka plana atıp yasaklanmış
büyüleri öğrenmeye koyuldu. Lanetlerin, kara büyünün efendisi gücüne
güç katmak için Ancaria derinliklerine doğru ilerliyordu..."
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Yakın
dövüş ve özellikle kara büyü konularında uzman olan Inquisitor�ın
Gruesome Inquisition, Astute Supremacy, Nefarious Netherworld savaş
sanatı kategorileri bulunuyor. Tahmin edileceği üzere sadece Campaign
of Shadows senaryosunda rol alabiliyor ve Testa(ilim tanrısı),
Kuan(savaş tanrısı), Ker(şer tanrıçası) tanrılarına hizmet edebiliyor.
Inquisitor'ın
özel bineği kendisine yakışır şekilde yansıtılmış Shroud Spider. Böyle
bir kara büyücünün yanında da ancak böylesine lanetli bir yaratığın
olması beklenirdi.
Hataları düzeltmek için yamalar yola çıktıGelelim
oyunun genel özelliklerine... Senaryosunu elimden geldiğince
derinleştirmeye çalışsam da oyunumuz bu kadar derin bir içeriğe sahip
değil maalesef. Bir aksiyon RPG'den derinlik beklenir mi, tartışılır
ama en azından senaryosunun benim anlattığım gibi aktarılmasını çok
isterdim. Ne oyunda ne de oyunun resmi sitesinde adam gibi bir senaryo
açıklaması bulunmuyor; ucu çok açık bir hikâye söz konusu. Senaryo
konusunda sınıfta kaldığını söyleyebilirim.
Sesler konusunda
oyunu edinmemiş olsam gözüm kapalı tam not verebilirdim çünkü müzikler
Blind Guardian gibi harika bir grubun elinden çıkıyor ancak sen git,
böylesine bir avantaja sahip ol, müzikleri kısık sesle, her düşman
görüldüğünde çalan parçayı kesip sürekli başka parçaya geçirerek
oyuncuya sun. Yahu saniye başı düşman çıkıyor zaten karşımıza, hiçbir
parçayı adam gibi dinleyemiyoruz. Ascaron'un bu davranışına anlam
vermek çok güç.
Oyunun grafikleri gerçekten başarılı ve ortalama
bir sistem rahatça oynamak için yeterli. Gün / gece / mekân / hava
değişimleri güzel yansıtılmış ve saldırı, büyü, savaş sanatı
animasyonları gayet yerinde olmuş. Ayrıca "Sacred 2: Fallen Angel -
Elite Graphics" isimli bir eklenti DVD'si sayesinde daha detaylı
grafiklerle oyunu oynamanız mümkün. X1650 ya da 7600GT eşdeğerinde bir
ekran kartı, 1GB Ram ve çift çekirdekli bir işlemci ile minimum-orta
arası; 8800GT ya da eşdeğerde bir ekran kartı, 2GB Ram ve çift
çekirdekli sağlam bir işlemci ile detaylar son ayardayken rahatça
oynayabilirsiniz.
Oyunun en büyük eksisi ilk oyundan beri
kurtulamadığı hata(Bug) meselesi. Oyundaki fizik ve görev hataları o
kadar fazla gözünüze çarpıyor ki alışıp onları normalmiş gibi
karşılamaya başlıyorsunuz. Bu nedenle sürekli çalışan yetkililer sık
sık yamalar yayımlıyorlar bugünlerde ama sonuç şu an için pek olumlu
değil; düzeltilmesi gereken önemli miktarda hata hâlâ giderilememiş
durumda.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Haydi yine 'iyi'sin!Ucu
açık, tam aktarılamamış bir senaryo, Blind Guardian gibi enfes
parçaları olan bir ekibin şarkılarının oyun tarafından oyuncuya bir
türlü sunulamaması, fizik ve görev hatalarının bolluğu gibi eksik
yönlerinin yanında ilginç karakterleri, farklılaştırılmış savaş
sanatları sistemi, değişik yetenek kombinasyonlarıyla farklı
karakterler yaratma olanağı, geniş haritası, güzel, sistem dostu
grafikleri ve her şeye rağmen Blind Guardian müziklerini az da olsa
kulağımıza iliştirmesi sayesinde geçer not alıyor Sacred 2: Fallen
Angel. Ne kadar kızsam da azarlasam da oyun kendisini oynatıyor bir
şekilde. Oyunumuzu çizgisini ilk oyundaki ruhu fazla kaybettirmeden
ileriye götürdüğü için kutluyor, Diablo III çıkmadan piyasaya sunulma
şansına sahip olduğu için kendisine "Haydi yine iyisin!" diyoruz.