[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ilmediğimiz şeyden korkarız. Bu söylemi temel alan ve uzun senelerdir
oyuncuları ekran başında tir tir titreten kaç yapım var desek, belki de
ilk akla gelecek isimdir Silent Hill. Uzaktan bakıldığında, anlamayan
biri için basit gözükebilecek bir konsepte sahip olan bu seri, aslında
kimsenin tahmin bile edemeyeceği derin, karakterleri ile kendine has ve
eşsiz bir hikayeye sahiptir. İlk oyun ve ardından üçüncü Silent Hill'ın
bize görsel olarak aşıladığı bu 'bizim dünyamız ve diğer dünya'
kavramı, 5 oyunluk bu seride ikinci, dört ve en son piyasaya çıkan
Origins ile farklı hikaye ve karakterlerin bakış açıları ile de
desteklendi. Özellikle ikinci oyunun her yönden olmasa da, kusursuza
yakın işlenişi ağzımızda unutulmayacak bir tat bıraktı. Zirvenin
tepesini görmüş ve istenmeyen bir şekilde düşüşe geçmiş bu Konami
hediyesinin elimizdeki son parçası ise Homecoming. Silent Hill'ın bu
güne kadar yapımcılığını üstlenen Team Silent'ın artık 'farklı'
birşeyler katamadığını düşünmüş olacak ki, yayıncı firma Konami
Homecoming'in sorumluluğunu Kaliforniya'lı yapımcı Double Helix Games'e
bırakmıştı. Bu değişim herkes gibi bende de 'acaba nasıl olacak?'
sorusunu çoğu kez sordurttu. Oyunu henüz bitirmiş biri olarak, içimde
bıraktığı o doyum duygusundan sonra söyleyebilirim ki; evet olmuş. Çoğu
incelemenin ve yorumun aksine, bence önümüzde Silent Hill ismini
gerektiği gibi taşıyan ve içine yeni güzellikler serpiştirilmiş
başarılı bir oyun duruyor. Bize düşen ise onun en önemli ayrıntılarını
sizinle paylaşmak.
SisYaralı olarak kasabasına, Shepher's Glen'e dönen bir askerin
hikayesini izliyoruz; Alex Sheperd. Hastaneden taburcu olduktan sonra
evine dönen Alex, kardeşinin kaybolduğunu, babasının da onu aramaya
gittiğini öğrenir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi annesinin şizofrenik bir
hastalığın eşiğinde, sadece kardeşinin ismini sayıklar bir halde bulur.
'Josh'ı (Joshua) geri getireceğim' sözünü vererek dışarı adımını atan
Alex'i aslında çok daha garip sürprizler beklemektedir. Bir zamanlar
'ev' diye bahsettiği kasabası artık tamamen sessizliğe bürünmüş, garip
ve adlandıramadığı yaratıklarla çevrelenmiş, sisin içinde yalnızlığı
oynayan bir yabancı haline gelmiş adeta. Şans eseri karşılaştığı
çocukluk arkadaşı Elle ile olan ufak sohbetinin arından ise korkulanın
aslında çok daha ciddi bir düzeyde olduğunu anlar Alex. Kasaba
sakinleri, bilinmeyen bir nedenden dolayı kaçırılmakta, kaybolmakta ve
hiçbir izlerine rastlanılamamaktadır. Josh'un da onlardan biri
olabileceği endişesi ile yollara düşen Alex'in amacı, bu sır perdesini
aralamak ve kardeşini bir an önce kurtarmak olacaktır. İlk bakışta
basit gözüken bu hikaye, zaman içerisinde Silent Hill'a sürüklenerek
oyuncuyu şaşırtmakta, hatta çoğu yerinde ters köşeye bile yatırmakta.
Ayrıntılara daha fazla girmem, sizin oyundan alacağınız zevkin yarı
yarıya düşmesine neden olacaktır. O yüzden Homecoming'in kendine has
özellikleri ile devam edelim.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Alex olanları anlamaya çalışırken bir askerden çok normal bir 'insan' gibi davranmak zorunda kalıyor
Homecoming'in
'farklı' olduğunu anlayacağınız ilk sahne Loading, yani yükleme
ekranları olacaktır. Pek fazla sürmeyen bu bölümde, Silent Hill'da ilk
kez gördüğümüz bir şey karşılıyor bizi, o da dövüş teknikleri ve
yaratıkların zayıf noktaları hakkında bilgiler. Buna garip diyorum
çünkü Silent Hill'daki dövüş sistemi ve teknikler her zaman minimumda
tutulmuş ya da arka planda kalmıştır. Şimdiki oyunda ise,
karakterimizin bir asker olmasından kaynaklı olacak ki, Alex'in
silahlara ve dövüş tekniklerine olan yatkınlığı, serinin diğer
karakterlerine göre daha başarılı bir şekilde aktarılmış. Bu aktarım da
oyuna farklı, adrenalini yükselten ve kabul edilebilir bir dövüş
sistemi ortaya çıkarmış. Yakın dövüşün temel alındığı bu sistemin amacı
'dodge', yani kaçınma, 'heavy ve light attack', yani güçlü ve düşük
dereceli saldırılar ve 'counter attack', yani karşı saldırılara
dayanıyor. Seriden alışkın olduğumuz bıçak, boru, balta, levye gibi
yakın temas gerektiren silahları kullanırken, yaratığın yaptığı saldırı
hamlelerinden tek tuş ve doğru zamanlama ile sağa veya sola kaçınmak,
ardından da hızlı bir karşı saldırı gerçekleştirmek mümkün. Bunun
yanında farenin bir ve ikinci tuşlarına atanmış güçlü ve düşük saldırı
hamleleri ile, yaratıkların ömürlerinin daha kısa olmalasını sağlamak
elinizde. Ayrıca doğru tuş kombinasyonları ile (mouse 1-mouse 1-mouse 2
veya mouse 1-mouse 2..gibi) kombo yapmakta mümkün. Buradaki heyecanın
yüksek olmasının asıl nedeni ise kamera açısı. Senelerdir oyun oynayan
birisi olarak kendimi ilk defa ekran başında sağa, sola kaçınırken
gördüm, takdir edilesi bir şey gerçekten. Yakın dövüşün dışında, hikaye
ilerledikçe 'handgun, shoutgun, rifle' gibi uzun menzilli silahları da
elde edeceğiz. Bunların kullanımındaki değişiklik ise kamera açısının
artık omuza geçmesi ve yaratığın istediğimiz bölgesine nişan almamıza
izin vermesinden geliyor. Yukarıdaki bahsettiğim zayıf noktaları
mevzusu, yakın dövüşün yanında, uzak menzilli silahlarda da göze
çarpıyor. O yüzden dövüşmeden önce, düşmanınızı tanımanız Silent
Hill'da şiddetle önemli.
KorkuBöyle bir
değişikliğin ardından, bir korku-macera oyununun vermek istediği asıl
şeyin havada kaldığını düşünebilirsiniz. Oyunu oynamadan yapılabilecek
bu ön yargı, üzülerek söylüyorum ki doğru çıkmadı. Dövüşebiliyoruz
demek, hayatta kalabileceğiz veya korkmayacağız anlamına gelmiyor ki
Double Helix'de bunu çok başarılı bir şekilde yansıtmış. Yalnız bu
yansıtmada, 2006'da vizyona giren Silent Hill beyazperde uyarlamasının
çok büyük rolü var diyebiliriz. Özellikle görsel olarak bakarsak,
oyunda karşılaşacağınız objeler, Otherworld yaratıklarından Bogeyman'in
(Pyrmaid Head) tasarımı, hemşirelerin animasyonları ve ışığa karşı
duyarlılıkları, hatta günümüzden diğer dünyaya geçişin bir siren ve
ardından etrafın tamamen parçalanarak (soyularak, dökülerek) altındaki
paslı, yanmış yüzeyi ortaya çıkarması, karakterimizin bu esnada başının
aşırı şekilde ağrıması gibi detaylar birebir filmden alınmış. Böyle bir
etkilenmenin genelde kötü yanları olabileceği düşünülse de, konsepte ve
hikayeye uygun olması, zamanla etkisini yitirmesi ve kendine, yani
Homecoming'e dönmesi, bir eksiden çok başarılı ve kocaman bir artı
olarak göze çarpıyor. Bunda teknik olarak yapımın çok olmasa da,
atmosferi sağlayacak kadar başarılı olması, özellikle ışıklandırma ve
gölgelerdeki kusursuzluğu, Havoc fizik motoru, arka planın içinizi
ürperten sesleri, çığlıkları, anlayamadığınız ve adlandıramadığınız
gürültüleri ile serinin vazgeçilmezi Akira Yamaoka'nın başarılı
melodilerinin payı çok büyük. Kulaklık ve karanlık oda ikilisinin
sağlanması şartını unutmamak lazım tabii ki.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Korkmak veya korkmamak, işte bütün mesele bu
Oynanış'a
getirilen yenilikler bu kadarla sınırlı değil. Sabit kamera açısının
egemen olduğu seride artık istediğimiz gibi yönlendirebilidiğimiz, 360
derece dönebilen, kısacası bir üçüncü kişi kamerasının Silent Hill'a
aktarılmış hali mevcut. Başarılı bir seçim olan bu değişim ile birlikte
oyuna ve karaktere olan hakimiyetimiz daha da artmış diyebilirim. Bunun
yanında, yine diğer Silent Hill'lara nazaran daha hızlı işleyen ve
kullanımı kolay bir menü sistemi uygun görülmüş. Silahlar ve diğer
eşyalar için iki ayrı ekrana sahip olan bu menü, benim her zaman
yakındığım o 'oyunu durdur, ekran kararsın, silahı seç, kapat, ekran
kararsın..' hantallığını ortadan kaldırmış ve çokta hoş durmuş
açıkçası. Alışık olduğumuz harita sisteminde ise büyük bir değişim yok.
Bu konudaki tek yenilik, Alex'in gitmesi gereken yerleri de çoğu zaman
işaretlemesi ve haritadaki kilit noktalara belli şekiller çizerek
hatırlatmalar eklemesi.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Korkunun ıslak yüzü Toluca Lake'de ilerlerken, Alex ve Elle
RüyaHer
ne kadar bir rüya gibi gelse de, Alex'in zar zor alıştığı Silent Hill
dünyasında az da olsa insanlarla karşılaşıyoruz. Bu karşılaşmalarda
ise, yine Silent Hill'da ilk olarak, konuşma sırasında
söyleyeceklerimizi kısıtlı olsa da seçiyoruz. Hikayede önemli rol
oynayan karakterlerde yaptığımız seçimler ise Homecoming'in beş ayrı
sonundan birini oluşturmamızı sağlıyor (Evet, UFO sonu var) Kulağa bir
rol yapma oyunu gibi gelmemesi için fazlasıyla sınırlı tutulmuş bir
yenilik diyebiliriz. İnsanların yanında, bizim yolumuzu bir şekilde
tıkayan bulmacalarımız da tabii ki yine bizimle. Serinin diğer
yapımlarına nazaran ne kadar başarılı veya değil söylemek güç ama
Homecoming için yeterli bir düzeyde. Saatlerce düşüneminizi
gerektirecek zorlukta olmamaları ve aşırı karmaşıklıktan uzak
tutulmaları, seriye ilk adım atacak oyuncular için bir hoş geldin
hediyesi olarak düşünülebilir. Hikaye boyunca ziyaret edeceğiniz birçok
yer ve mekanda en azından bir adet bulmaca ile karşılaşacağınızı
söyleyebrilirim. Buradaki en önemli detay ise belirli aralıklarla
'Journal', yani kayıt defterinizi kontrol etmeniz. Gerek hikaye,
gerekse bu bulmacalar ile ilgili anahtar noktaları not alan Alex,
ilerde emin olun işinize çok yarayacak bilgiler ile dolduruyor.Başarılı
atmosferi, merak uyandıran hikayesi ve türe getirdiği yenilikleri ile
her ne kadar serinin en iyilerinden bir olmaya yaklaşsa da, bazı
hataları da beraberinde getiriyor. Bir konsol çevirisi olmasından
kaynaklı olacak ki, ekran ayarlarında derinlik söz konusu değil. Oyunun
bize sunduğu 'normal/high' seçenekleri dışında ne yazık ki bir şansımız
yok. Gerek konsol, gerekse PC versiyonlarında baş gösteren grafiksel ve
bazı oyuncuların (ben yaşamasam da) başını ağrıtan ses sorunları da
Homecoming'in boynunu büken eksilerden. Beni belki de en çok üzen şey
ise oyuna başlarken sunulan zorluk derecelerinde bulmaca için bir
seçimin bulunmaması. Silent Hill'ın tekrar oynanabilirliğinin temel
taşı olan bu özelliğin Homecoming'de es geçilmesi, ömrünün ne yazık ki
tek veya iki içimlik olmasına neden oluyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Sizi henüz farketmemiş bir hemşirenin sonu kolay ve ağrısız olacaktır
SonDouble
Helix Games, kim ne derse desin Silent Hill'a yakışır bir yapımla
karşımıza çıkmış. Türe getirdiği yenilikler ve hikaye işlenişindeki
sürekliliği ile ikinci oyunun ardından favori Silent Hill'ım olmayı
başardı diyebilirim. Makul sistem ihtiyacını da göz önünde
bulundurursak, serinin takipçisi olun ya da olmayın, Homecoming çok
doğru bir seçim olacaktır. Alex'in hikayesi eminim ki hepinizi çok
şaşırtacak. Herkese iyi oyunlar.
Bilmeniz gerekenler
- Mermilerinizi
duyarlı ve dikkatli harcayın. Özellikle 'boss' dövüşlerinde, eğer yakın
dövüşe henüz alışamamışsanız çok ihtiyaç duyacaksınız.
- Hiçbir kapıyı es geçmeyin. Bulacağınız bir sağlık paketi veya içecek hayatınızı kurtarabilir.
- Save sistemi her yerde izin vermediği için dikkatinizi iki kat verin, gerekirse geri dönüp aynı yerde kaydedin.
ve kişisel tavsiyem, bıçağın iyi dostu olun. Hem hızlı, hem de verdiği zarar bakımından her eve lazım bir seçim.
- Her
yaratıkla dövüşmek zorunda değilsiniz. Sizi farketmedikleri sürece
yakınlarından geçebilir veya en yakın 'loading' noktasına
sığınabilirsiniz.
- Artık bir bina içerisindeki odalara
girişte çoğu zaman yükleme ekranı çıkmadığı için, içeride kendinizi
güvende hissedeceğinizi sanmayın. Kapı açılıp beklenmedik bir ziyaretçi
ile karşılaşabilirsiniz.
- Işığınızı gerekmedikçe kapalı tutun. Yaratıkların dikkatini çeken en önemli detay yarattığınız sesten önce ışık kaynağınız.
- Etrafa serpiştirilmiş notları, bilgileri okumaya özen gösterin. Serinin diğer oyunlarına yapılan onlarca gönderme bulacaksınız.
- Gördüğünüz
'çocuk çizimlerini ve fotoğrafları' toplamayı unutmayın. Ufak detaylar
sakladıkları gibi, eğer hepsini toplarsanız oyunun sonunda ekstra bir
video izliyorsunuz.
- Homecoming sadece Steam Amerika'da
satıldığı için, eğer Avrupa'da yaşıyorsanız, bir arkadaşınızın size
hediye etmesi dışında başka seçiminiz yok ne yazık ki.
- Benim
gibi oyunu bitirdiğiniz halde soru işaretleri besliyorsanız,
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu kaynağa
kesinlike göz atmanızı öneririm.